Customise Consent Preferences

We use cookies to help you navigate efficiently and perform certain functions. You will find detailed information about all cookies under each consent category below.

The cookies that are categorised as "Necessary" are stored on your browser as they are essential for enabling the basic functionalities of the site. ... 

Always Active

Necessary cookies are required to enable the basic features of this site, such as providing secure log-in or adjusting your consent preferences. These cookies do not store any personally identifiable data.

No cookies to display.

Functional cookies help perform certain functionalities like sharing the content of the website on social media platforms, collecting feedback, and other third-party features.

No cookies to display.

Analytical cookies are used to understand how visitors interact with the website. These cookies help provide information on metrics such as the number of visitors, bounce rate, traffic source, etc.

No cookies to display.

Performance cookies are used to understand and analyse the key performance indexes of the website which helps in delivering a better user experience for the visitors.

No cookies to display.

Advertisement cookies are used to provide visitors with customised advertisements based on the pages you visited previously and to analyse the effectiveness of the ad campaigns.

No cookies to display.

Tem 5, 2011
50 Views

Marka Hükümsüzlüğünün Etkisi

Written by

Yargılama neticesinde verilen markanın hükümsüzlüğü kararı marka üzerinde marka sahibine ait olan hakkı sona erdirir. Dava sonunda verilen hükümsüzlük ve sicilden terkin yönünden verilen kararın kesinleşmesini takiben TPE markanın sicildeki kaydını re’sen siler. Kesinleşen hükümsüzlük kararı sadece davanın tarafları değil herkes için hüküm doğurur. Buna göre, hükümsüzlük kararı markayı hükümsüzlük kararından önce ya da sonra devralan, marka ile ilgili hukuki işlem tesis eden herkes için geçerlidir.

MarKHK m. 44/2(a) ve (b) hükümsüzlük karararının sonuçları açısından bazı istisnalar getirmiştir. Buna göre hükümsüzlüğün geriye dönük etkisi markanın hükümsüz sayılmasından önce bir markaya tecavüz sebebiyle verilen hukuken kesinleşmiş ve uygulanmış kararlar ile markanın hükümsüzlüğüne karar verilmeden önce yapılmış ve uygulanmış sözleşmeler açısından geçerli değildir.

Söz konusu hüküm uyarınca marka hakkına tecavüz nedeniye açılacak bir davaya konu olan markanın daha sonra hükümsüzlüğüne karar verilse bile tecavüz davası sonunda verilen ve uygulanan hüküm geçerliliğini korumaya devam edecektir.

Hükmün uygulanabilmesi için ilk şart marka hakkına tecavüz nedeniyle açılmış dava sonucunda alınan kararın daha sonraki tarihli bir dava sonucunda verilen markanın hükümsüzlüğü yönünden verilen karardan etkilenmemesi için kesinleşmiş olmasıdır. Bunun yanında kesinleşen kararın uygulanmış olması MarKHK m. 44/2’de belirtilen ikinci şarttır. Buna göre dava sonucunda verilen kararın gereği yapılarak tecavüz fiili durdurulmuş, tecavüz giderilmiş, oluşan maddi ve manevi zarar tazmin edilmiş, el koyulan ürünler üzerinde davacı lehine mülkiyet hakkı tanınmış, tecavüzün devamını önlemek üzere el koyulan ürünler ve araçlar imha edilmişse sonraki tarihli hükümsüzlük kararı bunu etkilemez. Bu sebeple örneğin tazminatın geri verilmesi, mallar üzerindeki mülkiyet hakkının sona ermesi gibi durumlar ortaya çıkmayacaktır.

MarKHK m. 44/2 uyarınca ise markanın hükümsüzlüğüne karar verilmeden önce yapılmış ve uygulanmış sözleşmeler hükümsüzlük kararından etkilenmezler.

Söz konusu istisnanın uyugulanabilmesi için öncelikle geçerli bir sözleşmenin varlığı gerekmektedir. Bu şekilde geçerli olarak kurulmuş sözleşmenin uygulanmış olması da ikinci şartı oluşturmaktadır. Sözleşmeye ilişkin tasarruf işleminin gerçekleşmesi ve markanın bu çerçevede kullanılmaya başlanmış olması sözleşmenin uygulandığı anlamına gelebilir.

Hükümsüzlük kararından önce uygunalmaya başlanan ve karardan sonra da devam edecek olan sözleşmeler ise yerine getirildikleri ölçüde hükümsüzlük kararından etkilenmeyeceklerdir.

MarKHK m 44/2(b) bendinin ikinci cümlesinde hal ve şartlara göre haklı sebepler ve hakkaniyet düşüncesi ile sözleşme uyarınca ödenmiş bedelin kısmen veya tamamen iadesinin mümkün olduğunu düzenlemektedir. Buna göre mesela markanın devrinden hemen sonra markanın hükümsüzlüğüne karar verilmişse devir ile elde edilen hakk hiç kullanamama gibi bir durum ortaya çıkıyorsa devralanın marka devri için ödediği bedelin tümünü almasına imkan tanınabilir.

Bunun gibi hükümsüzlük kararından önce yapılarak uygulanmaya başlanan ve hükümsüzlük kararından sonra da uygulanması devam edecek olan sözleşmelerin karardan sonraki döneme ilişkin hükümlerinin kararın verilmesi ile sona ereceği hallerde ödenen bedelin kısmen ya da haklı nedenler gerektiriyorsa tamemen iadesi talep edilebilir.

MarKHK m. 44/2 hak sahibi kişilerin marka sahibinin kötü niyetli hareket etmesi nedeniyle uğradıkları zararın tazmin edilmesine imkan tanımaktadır. Bu hakkın doğması için marka sahibi kötü niyetli davranışları sonucu lisans alan, rehin alan gibi üçüncü kişilerin uğramış oldukları zararın giderilmesini marka sahibinden ayrı bir tazminat davası yoluyla talep edebilir.

Article Categories:
Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir