Customise Consent Preferences

We use cookies to help you navigate efficiently and perform certain functions. You will find detailed information about all cookies under each consent category below.

The cookies that are categorised as "Necessary" are stored on your browser as they are essential for enabling the basic functionalities of the site. ... 

Always Active

Necessary cookies are required to enable the basic features of this site, such as providing secure log-in or adjusting your consent preferences. These cookies do not store any personally identifiable data.

No cookies to display.

Functional cookies help perform certain functionalities like sharing the content of the website on social media platforms, collecting feedback, and other third-party features.

No cookies to display.

Analytical cookies are used to understand how visitors interact with the website. These cookies help provide information on metrics such as the number of visitors, bounce rate, traffic source, etc.

No cookies to display.

Performance cookies are used to understand and analyse the key performance indexes of the website which helps in delivering a better user experience for the visitors.

No cookies to display.

Advertisement cookies are used to provide visitors with customised advertisements based on the pages you visited previously and to analyse the effectiveness of the ad campaigns.

No cookies to display.

Eyl 29, 2011
66 Views
SMK m.10 Acente Adına Yapılan Haksız Tescil için yorumlar kapalı

SMK m.10 Acente Adına Yapılan Haksız Tescil

Written by
banner

SMK m. 10’da(MarKHK m. 17) marka sahibinin izni olmadan onun ticari vekili veya temsilcisi adına marka tescil edilmesi halinde ticari vekil veya temsilcinin haklı bir gerekçesi yoksa söz konusu tescili kendi lehine devredilmesini isteme yetkisi olduğu düzenlenmiştir. Bu hükmün amacı marka hakkı sahibinin kendi temsilcisinin kötü niyetli davranışına karşı en geniş biçimde korunmasıdır.

Maddede düzenlenen vekil, çok geniş olarak anlaşılması gereken bir temsilcidir. Bu anlamda isterse BK. M. 32 ve BK m.36 hükümlerine göre temsil veya vekâlet ilişkisi bulunmasın benzer bir ilişkinin varlığı halinde bu hüküm uygulama alanı bulur. Tek satıcı, acente, komisyoncu, franchise alan da vekil sayılmalıdır.

Marka sahibi tarafından markanın kendi adına devrinin istenebilmesi için öncelikle ticari vekil veya temsilci tarafından marka sahibinin izni olmaksızın markanın kendisi adına tescil edilmiş olması gereklidir. Bu durumda marka sahibinin söz konusu tescilin kendi adına devredilmesini isteme yetkisi bulunmaktadır. Fakat ticari vekil veya temsilcinin haklı bir gerekçesi varsa gerçek marka sahibi ticari vekil veya temsilci adına yapılan tescilin kendi adına devrini isteyemeyecektir.

Bu bağlamda geçerli sebebin yalnızca bir sözleşmeden doğması mümkündür. Acentenin veya dağıtıcının yatırımının korunması ihtiyacının geçerli bir sebep olarak kabul edilmesi mümkün değildir.

Ticari vekil veya temsilci adına tescil olunan iyi niyetli üçüncü kişiye devredilmesi marka sahibinin hükümsüzlük davası açmasına engel olmayacaktır. Marka hukukunda hak sahibi olmayan bir kişiden hak iktisap eden iyi niyetli üçüncü kişinin korunması kabul edilmemiş olup bu nedenle geçerli bir devir sözleşmesinden de bahsetmek mümkün olmayacaktır.

Devir talebinin kabul edilmemesi olasılığına karşı böyle durumlarda dava dilekçelerinde genelde hükümsüzlük de seçenek olarak talep edilmektedir. Yargıtay’a göre dava hükümsüzlük ile devir talepli olarak açılmışsa önce “devir” sonra “hükümsüzlük” talebinin incelenmesi gerekir.

Devir talebinin kabul edilmemesi olasılığına karşı böyle durumlarda dava dilekçelerinde genelde hükümsüzlük de seçenek olarak talep edilmektedir.

Yargıtay’a göre dava hükümsüzlük ile devir talepli olarak açılmışsa önce “devir” sonra “hükümsüzlük” talebinin incelenmesi gerekir.

YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ E. 2012/16334 K. 2014/5593 T. 21.3.2014; Dava, 556 sayılı KHK’nın 11. ve 17. maddeleri uyarınca davalı adına tescilli bulunan markanın davacıya devri, devir talebi kabul edilmediği takdirde markanın hükümsüzlüğü, internet alan adına erişimin engellenmesi ile maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkin olup yukarıda yapılan özetten de anlaşılacağı üzere mahkemece, davacının tanınmış markasının onun ticari vekili ve temsilcisi konumunda bulunan davalı tarafından kendi adına tescil ettirildiği kabul edilerek söz konusu markanın davacıya devrine karar verilmiştir. Ancak, 556 sayılı KHK’nın 17. maddesinde, marka sahibinin izni olmadan onun ticari vekilinin veya temsilcisinin adına marka tescil edilmesi halinde, ticari vekilin veya temsilcinin haklı bir gerekçesi yoksa, marka sahibinin söz konusu tescilin kendi lehine devredilmesini isteme yetkisine sahip olduğu düzenlenmiş olup bu düzenlemeye göre devir kararı verilebilmesi için ticari vekil veya temsilci tarafından tescil edilen markanın, marka sahibinin markası ile aynı ya da ona ayniyet derecesinde benzer olması gereklidir. Somut olayda ise, davalı markasında, “c”,”a” ve “i” harfleri, davacı markasından farklı ve özgün bir biçimde yazıldığı gibi ayrıca markanın bütünü de gölgelendirme yapılmak suretiyle yine davacı markasından farklı bir şekilde düzenlenmiştir. Bu itibarla, taraf markalarının aynı olmadıkları ve ayniyet düzeyinde de benzemedikleri gözetilerek mahkemece, davalı adına tescilli bulunan dava konusu markanın, 556 sayılı KHK’nın 17. maddesi kapsamında davacıya devrinin mümkün olmadığı kabul edilip davacı tarafın hükümsüzlük talebinin değerlendirilmesi gerekirken yazılı şekilde yanılgılı değerlendirme ile hüküm tesisi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.


Ticari Vekil Tarafından Tescil Ettirilen Markanın Devri ve Hükümsüzlüğü

Eski Distiribütörün Markayı Kullanması, İyi Niyet, Şirketler Arasındaki İlişki

Article Categories:
Marka

Comments are closed.