Customise Consent Preferences

We use cookies to help you navigate efficiently and perform certain functions. You will find detailed information about all cookies under each consent category below.

The cookies that are categorised as "Necessary" are stored on your browser as they are essential for enabling the basic functionalities of the site. ... 

Always Active

Necessary cookies are required to enable the basic features of this site, such as providing secure log-in or adjusting your consent preferences. These cookies do not store any personally identifiable data.

No cookies to display.

Functional cookies help perform certain functionalities like sharing the content of the website on social media platforms, collecting feedback, and other third-party features.

No cookies to display.

Analytical cookies are used to understand how visitors interact with the website. These cookies help provide information on metrics such as the number of visitors, bounce rate, traffic source, etc.

No cookies to display.

Performance cookies are used to understand and analyse the key performance indexes of the website which helps in delivering a better user experience for the visitors.

No cookies to display.

Advertisement cookies are used to provide visitors with customised advertisements based on the pages you visited previously and to analyse the effectiveness of the ad campaigns.

No cookies to display.

Oca 12, 2016
50 Views

Tanınmışlığın İspatı

Written by

YARGITAY
11.Hukuk Dairesi
E:2000/2154
K:2000/5469
T:13.06.2000
• TANINMIŞ MARKA İSPATI
ÖZET: Tescile itiraz eden dava dışı firma, dünya çapında tanınmış marka sahibi olduğunu iddia etmesine karşın, buna ilişkin belge sunamadığına göre, davacı Vekiline bu firmaya karşı dava açması için uygun bir önel tanınması, davanın açılması halinde, red kararının kaldırılmasına ilişkin bu dava ile birleştirilip birlikte görülerek, anılan firmaya ait markanın dünyaca tanınmış bir marka olup olmadığı açıklığa kavuşturularak hükme bağlanması gerekir.
[ 556 s. KHK. m. 8/4 (24.6.1995 Ta.) ]
( Paris Konvansiyonu mük. m. 6 )
( 1086 s. HUMK. m. 238 )
Taraflar arasındaki davanın (Ankara Beşinci Asliye Ticaret Mahkemesince görülerek verilen 30.12.1999 tarih ve 1999/505-1999/745 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi duruşmalı olarak davacı vekili tarafından istenmiş olmakla temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan dava dosyası için tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin kozmetik eşyalarda kullanılmak üzere “E….” markasının tescili için yapılan başvurunun davalı Enstitüce’ce dava dışı yabancı şirketin itirazı üzerine reddedildiğini, oysa müvekkilinin 1992 yılından beri bu markayı kullandığını ve tescil için de dava dışı şirketten önce girişimde bulunduğunu, tanınmışlık iddiasının kanıtlanamadığını, markaların ilişkin olduğu mal sınıflarının farklı olduğunu ileri sürerek, Enstitü’nün Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun 5.8.1998 tarih ve M-375 no’lu red kararının iptalini talep etmiştir.
Davalı vekili, tescili istenilen markanın dava dışı şirkete ait tanınmış bir marka olması nedeniyle 556 sayılı KHK.nın 8/4. maddesi uyarınca başvurunun reddedildiğini savunmuştur.
Mahkemece, sunulan kanıtlara dayanılarak, dava dışı şirkete ait “E…” markasının tanınmış bir marka olduğu ve Paris Konvansiyonu’nun 6. mükerrer maddesi hükmü uyarınca farklı mal ve hizmetlerle ilgili olarak da sahibine koruma sağlayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, davacının marka tescil isteminin davalı TPE. tarafından reddi ve sonrasında red kararına yönelik itirazın Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nca reddedilmesi üzerine bu red kararının kaldırılması istemine ilişkindir.
Davalı Enstitü, davacı başvurusunun ilanından sonra dava dışı Fransız firmasının itirazını yerinde bularak, bu firmanın “E….” markasının dünyaca tanınmış marka olduğu ve 556 sayılı KHK.nin 8/4. maddesine göre, farklı mal sınıfında dahi olsa bu markanın başkası adına tescilinin mümkün olmadığı sonucuna varmıştır. Böyle olmakla birlikte, dava dışı yabancı firmaya ait anılan markanın tanınmış marka olarak tescilli olduğuna dair dava dosyasında bir bilgi ve belgeye rastlanmamıştır. Ancak mahkemece bu markanın dünya çapında tanınmış bir marka olduğunun herkesçe bilindiği HUMK.nun 238/2. maddesi hükmü uyarınca ayrıca ispatının gerekmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Tescile itiraz eden dava dışı firma, dünya çapında tanınmış marka sahibi olduğunu iddia etmesine karşın buna ilişkin belge sunamadığına göre, davacı Vekiline bu firmaya karşı dava açması için uygun bir önel tanınması, davanın açılması halinde bu dava ile birleştirilip birlikte görülerek, anılan firmaya ait markanın dünyaca tanınmış bir marka olup olmadığı açıklığa kavuşturularak hükme bağlanması gerekirken, somut uyuşmazlıkta uygulama yeri olmayan HUMK.nun 238. maddesine yapılan gönderme ile yetinilmek suretiyle eksik inceleme ve yetersiz araştırmaya dayalı biçimde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına (BOZULMASINA), 100.000.000:lira duruşma vekillik ücretinin davacıdan alınarak kendisini duruşmada vekille temsil ettiren davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 13.6.2000 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Article Categories:
Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir