Customise Consent Preferences

We use cookies to help you navigate efficiently and perform certain functions. You will find detailed information about all cookies under each consent category below.

The cookies that are categorised as "Necessary" are stored on your browser as they are essential for enabling the basic functionalities of the site. ... 

Always Active

Necessary cookies are required to enable the basic features of this site, such as providing secure log-in or adjusting your consent preferences. These cookies do not store any personally identifiable data.

No cookies to display.

Functional cookies help perform certain functionalities like sharing the content of the website on social media platforms, collecting feedback, and other third-party features.

No cookies to display.

Analytical cookies are used to understand how visitors interact with the website. These cookies help provide information on metrics such as the number of visitors, bounce rate, traffic source, etc.

No cookies to display.

Performance cookies are used to understand and analyse the key performance indexes of the website which helps in delivering a better user experience for the visitors.

No cookies to display.

Advertisement cookies are used to provide visitors with customised advertisements based on the pages you visited previously and to analyse the effectiveness of the ad campaigns.

No cookies to display.

Eyl 6, 2016
46 Views

Eserlerin Adının Korunması ve Haksız Rekabet

Written by

FSEK m.83’de ‘Ad ve alâmetler’ başlığı altında, ‘bir eserin adı, alâmetleri ve çoğaltılmış nüshalarının şekillerinin’, iltibasa meydan verebilecek tarzda, başka eserlerde ve çoğaltılmış nüshalarda kullanılamayacağı düzenlenmiştir. Bu düzenleme, ‘haksız rekabet yasağı ilkesine’ dayanmaktadır. Ancak ‘bir eserin adı, alâmetleri ve çoğaltılmış nüshalarının şekilleri’ üzerindeki hak, mali olmaktan çok, eser sahibinin kişilik haklarından doğan fer’i ve manevi bir hak niteliğindedir. O yüzden diğer manevi haklar gibi, bu hak da eseri takip eder. Dolayısıyla FSEK m.83’de korunan kişi eser sahibidir.

Eser sahibinin eserine verdiği ad, o eseri fikir ve sanat alanında, öbür fikir ve sanat ürünlerinden ayırır; özellikle edebiyat ve sinema alanında, eserin içeriği hakkında alıcıya fikir verir. Bu nedenle esere verilen ad, eserin sürümünde önemli bir etkendir. Aynı adın bir başka eserde kullanılması alıcıyı yanıltır ve eser sahibinin ekonomik çıkarlarına zarar verir. Dolayısıyla eserin adının korunmasında, eser sahibinin yanında alıcıların da yararı vardır. Haksız yararlanmaları engellemek amacıyla eser üzerindeki ad FSEK m.83 hükmü ile korunmuştur.

FSEK m.83’de kullanılan bir eserin ‘alâmetleri’ ibaresiyle neyin kastedildiği madde metninden anlaşılamamaktadır. AYİTER, eserin alâmetleri (ve çoğaltılmış nüshaların şekilleri) kavramının ‘eserin ayırıcı tanıtma vasıtaları’ olduğunu belirtmekle yetinmiş, ayrıntıya girmemiştir’. TEKİNALP ise, ‘alâmet’ sözcüğü ile neyin kastedildiğini açıklarken, öncelikle bu sözcüğün neyi kastetmediğini ifade etmiştir. Bu yazara göre, ‘alâmet’ sözcüğü ile ‘eserin kapağı’ ifade edilmemiştir. Çünkü, kapak, ‘çoğaltılmış nüshaların şekilleri’ kapsamındadır. Yine alâmet sözcüğünden, yayınevinin veya yapımcının markasını veya gene bir marka olan logosunu ya da yayıncının serilen birbirinden ayıran tasarımlarını anlamak olanağı da yoktur. TEKİNALP, ‘alâmet’ sözcüğü ile, ‘eseri simgeleyen bir resim veya ismin’ kastedildiği görüşündedir6 . Eseri simgeleyen resme, polis romanında yazarın bütün romanlarının karakteri olan komiserin veya köpeğin resmi; eseri simgeleyen isme ise, Reşat Nuri Güntekin’in ‘Çalıkuşu’ romanının karakterleri olan Feride-Kamuran isimleri örnek gösterilebilir.

FSEK m.83 incelendiğinde, bir eserin adı, alâmetleri ve çoğaltılmış nüshalarının şekillerinin korunması için üç koşulun varlığının gerektiği anlaşılmaktadır. FSEK m.83/V’de düzenlenen koruma hükümlerinden yararlanabilmek için bu koşulların ‘birlikte’ bulunması gerekir. Bu koşullar; söz konusu koruma konularının ‘ayırt edici olması’, ‘iltibasa meydan verebilecek tarzda kullanılması’ ve ‘eserin kamuya sunulmuş olması’dır.

Bir eserin adı, alâmetleri ve çoğaltılmış nüshalarının şekillerinin FSEK m.83 kapsamında korunabilmesi için; herkes tarafından olağan olarak kullanılmaması ve ayırt edici niteliği bulunması gerekir. Bu koşul, FSEK m.83/II’de açıkça düzenlenmektedir. Bu fıkraya göre, ‘birinci fıkra hükmü umumen kullanılan ve ayırt edici bir vasfı bulunmayan ad, alâmet ve dış şekiller hakkında uygulanmaz.’

Bir eser adı, alâmeti ve çoğaltılmış nüshalarını şekilleri, iki durumda ‘ayırt edici olma koşulunu’ sağlayabilir. Birinci durum ‘orijinallik’, ikinci durum ise ‘tanmmışlık’tır. Bir başka deyişle, bir eser adı, alâmeti ya da çoğaltılmış nüshalarının şekilleri, ya ‘orijinal (kendisine mahsus, değişik)’ olduğu için, ya da ‘tanınmış (şöhretli, bilinen)’ olduğu için ayırt edicidir.

FSEK m.83/I’de, ‘iltibasa meydan verebilecek surette’ ifadesinin kullanılması dikkat çekicidir. Bu ifadeden anlaşılacağı gibi, kanun koyucu, FSEK m.83 hükmünün uygulanabilmesi için, eserin adı, alâmetleri ve çoğaltılmış nüshalarının ‘iltibasa yol açmasını’ zorunlu görmemekte, ‘iltibasa meydan verebilecek tarzda kullanılmasını’ yeterli görmektedir. Böylece, maddenin uygulama alanı genişletilmiş olmaktadır14 . Dolayısıyla iltibasa meydan vermek; ad, alâmet veya şekillerin sadece asıl eserde olduğu gibi kullanılmasını değil, herhangi bir şekilde karıştırmaya yol açabilecek tarzda kullanılmasını da ifade eder.

Bir eserin adı, alâmetleri ve çoğaltılmış nüshalarının şekilleri üzerindeki haksız rekabet çerçevesindeki korumanın süresi ile ilgili bir hüküm FSEK’nda yer almamaktadır. Öğretide egemen görüşe göre, haksız rekabet yasağına dayanan bu koruma, haksız rekabet imkanı ve iltibas tehlikesi bulunduğu sürece var olmalıdır. Korumanın kalkması için eserin ticari değerinin kalmamış olması, iltibasa yol açma imkanının sona ermesi gerekir.

Article Categories:
Blog · Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir