Kas 30, 2018
5 Views

Marka Hakkına Tecavüz Davasında Tescilli Markanın Varlığı Savunması

Written by

Sınai Mülkiyet Kanunu’nun yürürlüğe girmesi ile Markaların Korunması Hakkındaki KHK dönemindeki “tescilli markanın kullanımı tecavüz teşkil etmez” savunması ortadan kalkmıştır.

KHK dönemindeki yerleşik uygulamaya göre, bir kullanımının tescilli bir marka hakkına dayanması halinde, bu kullanımın tecavüz yaratmadığı kabul edilmekteydi. Bu dönemde, tescilli markaya dayanan kullanım meşru kabul edildiğinden, tescilli hak bir savunma olarak ileri sürülebilmekte ve tescilli marka ile yaratılan iltibas aleyhine ihtiyati tedbir alınamamakta, açılmış olan tecavüz davaları reddedilmekteydi.

Dolayısıyla marka hakkına tecavüz edildiğini iddia eden önceki tarihli marka sahibinin öncelikle sonraki marka tescili aleyhine hükümsüzlük davası açarak bu tescilin sicilden terkinini sağlaması, daha sonra marka hakkına tecavüz davasını açması gerekmekteydi.

Hükümsüzlük davası süresince, kullanımı engellenmeyen tecavüz durumundaki marka nedeniyle önceki tarihli marka sahibi zarara uğramaya devam etmekte, markası hükümsüz kılınan davalının markasının tescilli olduğu dönemdeki kullanımlarının marka hakkına tecavüz yaratmadığı kabul edildiğinden, bu dönem için tazminat talep edilememekteydi.

SMK’nın 155. maddesi “Marka, patent veya tasarım hakkı sahibi, kendi hakkından daha önceki rüçhan veya başvuru tarihine sahip hak sahiplerinin açmış olduğu tecavüz davasında, sahip olduğu sınaî mülkiyet hakkını savunma gerekçesi olarak ileri süremez.” hükmünü içermekte olduğundan bir markanın (ya da başka bir hakkın) tescilli olmasının önceki hak sahiplerinin açtığı tecavüz davasında bir savunma olarak ileri sürülemeyeceğini açıkça hüküm altına almıştır.

Article Categories:
Blog

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir