Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, başvuru kapsamından çıkartılan malların ve hizmetlerin, itiraza dayanak markaların kapsamındaki mal ve hizmetlerle aynı/benzer olduğu, somut olayda önceki markanın esaslı unsuru “AİRBUS” sonraki markanın esaslı unsuru ise “AİR-BUS” olduğu, markalar arasındaki yegane farkın önceki markada “AİR” ile “BUS” kelimelerinin bir tire işareti ile ayrılmış bulunduğu, ancak görsel olarak küçük bir fark yaratan bu unsurun duysal olarak bir fark yaratmadığı, markaların ayırt edilemeyecek kadar benzer olmasına engel olacak nitelikte bir etki doğurmadığı, “AIRBUS” başvurusunun ve “AIR-BUS” markasının ayırt edilemeyecek kadar benzer olması karşısında 556 Sayılı KHK m. 7/1-b’nin şartlarının oluştuğu, ancak başvuru kapsamındaki marka bir diğer marka ayırt edilemeyecek kadar benzer olsa bile, başvuru sahibinin aynı işareti içeren önceden tescil edilmiş bir markası varsa bu durumun kendisi lehine kazanılmış hak yaratacağı, 7/1-b kapsamındaki mutlak tescil engelinin aşılmasını sağlayacağı, somut olayda dünyaca tanınmış bir markanın söz konusu olduğu, ülkemizde tescilli olmasa da hem bir AB markası olarak 1985 yılından beri tescilli olması hem de ilgili sektörde “AIRBUS” denilince davacının akla gelmesi nedeniyle markanın tescilinin 7/1-b’de korunan kamu yararına da zarar vermeyecek olması nedeniyle markanın alanıyla ilgili emtia açısından tescilinin uygun olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne, TPMK YİDK’nun 2016-M-6436 Sayılı kararının iptaline karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı Kurum vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, davacıya müktesep hak sağlayacak Türkiye’de mevcut herhangi bir marka tescilinin bulunduğunun dosya kapsamından anlaşılamadığı gibi, dosya kapsamında müktesep hakka dayanak olabilecek bir davacı markasının bulunduğunun da iddia edilmediği, bu itibarla somut uyuşmazlıkta davacı yararına müktesep hak koşullarının bulunduğu yönündeki kabulün doğru olmadığı, davacının markasının tanınmış marka olmasının da 556 Sayılı KHK 7/1-b’deki tescil engelini aşmak için yeterli olmayıp, bu maddedeki tescil engelinin kamu yararı ile aşılmayacağı gerekçesiyle, davalı TPMK vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 30/11/2017 tarih ve 2017/1 E. – 2017/538 K. sayılı kararın kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiştir.
YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ E. 2019/2831 K. 2020/968 T. 5.2.2020
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, başvuru kapsamından çıkartılan malların ve hizmetlerin, itiraza dayanak markaların kapsamındaki mal ve hizmetlerle aynı/benzer olduğu, somut olayda önceki markanın esaslı unsuru “AİRBUS” sonraki markanın esaslı unsuru ise “AİR-BUS” olduğu, markalar arasındaki yegane farkın önceki markada “AİR” ile “BUS” kelimelerinin bir tire işareti ile ayrılmış bulunduğu, ancak görsel olarak küçük bir fark yaratan bu unsurun duysal olarak bir fark yaratmadığı, markaların ayırt edilemeyecek kadar benzer olmasına engel olacak nitelikte bir etki doğurmadığı, “AIRBUS” başvurusunun ve “AIR-BUS” markasının ayırt edilemeyecek kadar benzer olması karşısında 556 Sayılı KHK m. 7/1-b’nin şartlarının oluştuğu, ancak başvuru kapsamındaki marka bir diğer marka ayırt edilemeyecek kadar benzer olsa bile, başvuru sahibinin aynı işareti içeren önceden tescil edilmiş bir markası varsa bu durumun kendisi lehine kazanılmış hak yaratacağı, 7/1-b kapsamındaki mutlak tescil engelinin aşılmasını sağlayacağı, somut olayda dünyaca tanınmış bir markanın söz konusu olduğu, ülkemizde tescilli olmasa da hem bir AB markası olarak 1985 yılından beri tescilli olması hem de ilgili sektörde “AIRBUS” denilince davacının akla gelmesi nedeniyle markanın tescilinin 7/1-b’de korunan kamu yararına da zarar vermeyecek olması nedeniyle markanın alanıyla ilgili emtia açısından tescilinin uygun olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne, TPMK YİDK’nın 2016-M-6436 Sayılı kararının iptaline karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı Kurum vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, davacıya müktesep hak sağlayacak Türkiye’de mevcut herhangi bir marka tescilinin bulunduğunun dosya kapsamından anlaşılamadığı gibi, dosya kapsamında müktesep hakka dayanak olabilecek bir davacı markasının bulunduğunun da iddia edilmediği, bu itibarla somut uyuşmazlıkta davacı yararına müktesep hak koşullarının bulunduğu yönündeki kabulün doğru olmadığı, davacının markasının tanınmış marka olmasının da 556 Sayılı KHK 7/1-b’deki tescil engelini aşmak için yeterli olmayıp, bu maddedeki tescil engelinin kamu yararı ile aşılmayacağı gerekçesiyle, davalı TPMK vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 30/11/2017 tarih ve 2017/1 E. – 2017/538 K. sayılı kararın kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilen karar onanmıştır.
Tanınmış Markalarda; Ayırt Edici Karakteri Zedeleme, İtibara Zarar Verme, Haksız Avantaj Sağlama
Tanınmış Markalarda İltibas 2315
Tanınmış Marka; Haksız Avantaj Sağlama, İtibara Zarar Verme, Ayırt Edici Karakterin Zedelenmesi 571
Pierre Cardin; Markanın Devri, Tanınmışlık, Kötü Niyet 4412
KINDER Kararı, Tanınmış Markanın Hükümsüzlüğü 18334
Marka Tanınmışlığının Belirlenmesi
marka yidk iptal, marka yidk, iptal, yidk kararı iptali yidk kararı iptali,: marka ankara avukat marka ankara avukat, marka dava marka dava, marka ankara dava marka ankara dava, yidk kararının iptali yidk kararının iptali, türk patent dava türk patent dava,: haksız rekabet hukuku haksız rekabet hukuku, marka avukat marka avukat, marka hükümsüzlüğü marka hükümsüzlüğü, marka hükümsüzlük marka hükümsüzlük, marka hükümsüzlük avukat marka hükümsüzlük avukat, marka tecavüz dava marka tecavüz dava, marka ihlali dava marka ihlali dava