Maddi zararlar, mala veya şahsa verilen zararlardır.
Şahsa verilen zararlar; bedensel zararlar olabileceği gibi, destekten yoksun kalma sonucunda oluşan zararlarda olduğu gibi ölüme bağlı zararlar da olabilmektedir.
Pek çok kararda da vurgulandığı üzere bedensel zararlar; tedavi giderleri, çalışma gücünün azalması ve yok olması ( işgücü kaybı, fonksiyon kaybı, efor kaybı ), bakıcı ücreti, ekonomik geleceğin zorlaşması gibi bir çok biçimde ortaya çıkabilmektedir.
İdare Mahkemesi ; dava dilekçesinde bakıcı gideri adı altında herhangi bir tazminat istemi bulunulmadığı gerekçesi ile maddi tazminat isteminin kısmen reddine karar verilmiş ise de bakıcı giderinin bedensel zarar kavramı içinde değerlendirilmesi ve şartlarının bulunması halinde ayrıca bir talep aranmaksızın bu zararın da hesaplatılarak hüküm altına alınması gerekirken, aksi yönde verilen kararda hukuken isabet görülmemiştir.
DANIŞTAY 15. DAİRE E. 2013/13459 K. 2018/3300 T. 3.4.2018 BK m. 49
İdare Mahkemesince; davalı idarece sunulan sağlık hizmetlerinde tıbbi açıdan hizmet kusuru bulunup bulunmadığının tespiti bakımından bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş, bu maksatla hazırlanarak dosyaya sunulan Adli Tıp Kurumu’nun raporunda “bebek ‘in 28 haftalık ve 1000 gr ağırlığında olarak 24.05.2008 tarihinde normal yolla doğduğu, yenidoğan servisinde kuvöze alındığı, 16.06.2008 tarihine dek takip edilip taburcu edildiği, 15.06.2008 tarihinde gözlem formuna “aileye prematürite komplikasyonları açısından görüşme yapıldı, önerilerde bulunuldu.” ifadesine yer verildiği, 08.07.2008 tarihinde çocuk polikliniğine yenidoğan sarılığı hipotroidi tanısı konularak muayene edildiği, 04.11.2008-07.11.2008 tarihleri arasında anemi sebebiyle sevk edildiği Hastanede strabismus ve nistagmusu olduğu, yapılan ROP muayenesinde bilateral evre 4 ROP saptandığı, 18.02.2009 tarihinde yapılan muayenesinde “sağ göz 4-b, sol göz ROP 5” teşhisinin konulduğu, 16.06.2008 tarihinde taburcu edilen hastanın 23 günlük olup ROP açısından muayene sınırının 4 hafta olduğu, bu sebeple hastanın 28 günlük iken yani taburcu edildikten 5 gün sonra muayene edilmesinin temini gerektiği, bu sorumluluğun bebeği takip eden çocuk doktorunda olduğu, hastaya taburculukla ilgili genel bilgilerin verildiği ifade edilmekle beraber hastanın göze sevk edilmediğinin anlaşıldığı, bu sebeple sorumlu hekimin tıp kurallarına uygun olmadığı, ayrıca 08.07.2008 tarihli poliklinik muayenesinde de hastanın ROP açısından değerlendirilmesi gerektiği, ancak muayene tarihinde hastanın 7. haftasını doldurmuş olduğu, bu dönemde gözdeki hasarın yerleşmiş olduğunun kabulü gerektiği, bu sebeple hastanın bu dönemde muayene ettirilmemesinin eksiklik olmakla beraber hastanın gözündeki tıbbi hasarı artırdığının tıbbi delillerinin bulunmadığı” görüşlerine yer verilmiş, İdare Mahkemesi’nce bilirkişi raporunda yer alan tespitlere istinaden davaya konu olayda davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğu kanaatine varılmış ve davacıların zararlarının hesaplanmasına yönelik olarak alınan 17.05.2013 havale tarihli hesap bilirkişisi raporu da dikkate alınarak davanın kısmen kabulüne, ( iş gücü kaybı zararı nedeniyle ) 238.339,53-TL maddi tazminatın idareye başvuru tarihi olan 30.03.2009 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalı idarece davacı ‘e ödenmesine, maddi tazminat isteminin fazlaya dair kısmı olan 361.660,47-TL’sinin ise reddine; davacıların manevi tazminat isteminin kısmen kabulüyle davacılardan için 150.000-TL, için 50.000-TL ve için 50.000-TL olmak üzere toplam 250.000-TL manevi tazminatın davalı idarece 30.03.2009 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davacılara ödenmesine, manevi tazminat isteminin 200.000-TL’ye dair kısmının ise reddine karar verilmiştir.
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’un “Sorumluluk” başlıklı 49. maddesinde; “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” hükmü, “Zararın ve kusurun ispatı” başlıklı 50.maddesinde; “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.” hükmü, “Bedensel zarar” başlıklı 54. maddesinde; “Bedensel zararlar özellikle şunlardır: Tedavi giderleri, Kazanç kaybı, Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar, Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar” hükmü, “Belirlenmesi” başlıklı 55. maddesinde ise; “Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez. Hesaplanan tazminat, miktar esas alınarak hakkaniyet düşüncesi ile artırılamaz veya azaltılamaz. Bu Kanun hükümleri, her türlü idari eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu diğer sebeplerin yol açtığı vücut bütünlüğünün kısmen veya tamamen yitirilmesine ya da kişinin ölümüne bağlı zararlara dair istem ve davalarda da uygulanır.” hükmü düzenlenmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; bakılan davanın davacılar tarafından, Doğum ve Çocuk Bakımevi Hastanesi’nde 24.05.2008 tarihinde 28 haftalık ve 1000 gr ağırlığında doğan ve anılan hastanenin Yeni Doğan Servisinde 23 gün boyunca yatarak takip edilen çocuklarının, eksik ve hatalı tıbbi uygulamalar sonucunda görme yeteneğini kaybettiği iddiasıyla açıldığı, İdare Mahkemesi’nce dosya kapsamında yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu dosyaya sunulan Adli Tıp Raporu ile çocuğun takip ve tedavisinde hizmet kusuru bulunduğunun tespit edildiği, yenidoğan servisinde yattığı süreçte çocuğun takip ve tedavisini yürüten müdahil doktor hakkında taksirle yaralama suçlaması ile Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2010/125 esaslı ceza davasında, adı geçen hekimin suçlu bulunduğu ve hakkında 6.000-TL adli para cezasına hükmedilerek hükmün açıklamasının geri bırakılmasına karar verildiği ve bu kararın da kesinleştiği, yine çocuğun takip ve tedavisini üstlenen ve aralarında müdahil doktorun da bulunduğu hekimler hakkında davalı idarece açılan soruşturma sonucunda bahse konu çalışanlar hakkında 1/10 oranında aylıktan kesme disiplin cezasının uygulandığı, bu cezanın iptali istemiyle Ankara 9. İdare Mahkemesi’nin 2009/1465 esaslı davada davanın reddine karar verildiği ve yapılan temyiz başvurusu üzerine Danıştay 12. Dairesi’nce söz konusu kararın onanmasına karar verildiği, davaya konu olayda uğranılan maddi zararın tespiti için yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu hazırlanarak dosyaya sunulan bilirkişi raporunda, davacılar çocuğunun %85 iş gücü kaybı sebebiyle uğradığı zararın 238.339,53-TL olarak hesaplandığı, çocuğun 3.kişinin sürekli bakımına muhtaç olup olmadığı doktor raporu ile sabit olmadığından bu hususta zarar hesabının yapılmadığının belirtildiği, davacı tarafça dosyaya sunulan rapora itiraz ve beyan dilekçeleri ile çocuğun bakıma muhtaçlık durumunun tespiti için rapor alınması ve sonucuna göre bakıcı gideri zararlarının hesaplanmasının talep edildiği, İdare Mahkemesi’nce dava dilekçesinde bakım masrafları veya bakıcı gideri adı altında herhangi bir tazminat talep edilmediği gerekçesi ile davacı tarafın bu yöndeki talepleri dikkate alınmaksızın iş gücü kaybı zararı ile manevi zarara dair tazminat istemleri hakkında karar verildiği anlaşılmaktadır.
Davacı tarafın temyiz dilekçesinde, dava dilekçesinde çocuğun sürekli bakıcıya gereksinim duyacağına yer verildiği, buna göre maddi tazminat istemlerine bakıcı giderlerinin de dahil olduğunun kabulünün gerektiği, mahkemece bakıcı gideri istemlerinin reddi yönünde verilen kararın hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir. Dava dilekçesi incelendiğinde, maddi tazminat talebine dair gerekçeler içerisinde, çocuğun yaşı ilerledikçe sürekli olarak bakıcıya gereksinim duyacağı hususlarına da yer verildiği görülmektedir.
Yine davacı tarafça dosyaya sunulan Derince Eğitim Araştırma Hastanesi’nin 29.01.2016 tarihli Engelli Sağlık Kurulu Raporu incelendiğinde, çocuğun görme yeteneği açısından özür oranının %90 olduğunun tespit edildiği görülmektedir.
İdarenin tazminle yükümlü tutulması, ancak, kesin olarak ortaya çıkmış, belirgin hale gelmiş maddi zararın varlığı halinde mümkündür. Kişinin istemi dışında maddi varlığında meydana gelen kayıp ve eksikliklerle, çoğalma olanağından yoksunluk olarak tanımlanan maddi zarar, henüz kesin olarak ortaya çıkmamış, belirgin hale gelmemiş ise, idarenin tazminle yükümlü tutulmasına olanak bulunmamaktadır.
Maddi zararlar, mala veya şahsa verilen zararlardır. Şahsa verilen zararlar ise, bedensel zararlar olabileceği gibi, destekten yoksun kalma sonucunda oluşan zararlarda olduğu gibi ölüme bağlı zararlar da olabilmektedir.
Dairemizin istikrar kazanmış pek çok kararında da vurgulandığı üzere bedensel zararlar, tedavi giderleri, çalışma gücünün azalması ve yok olması ( işgücü kaybı, fonksiyon kaybı, efor kaybı ), bakıcı ücreti, ekonomik geleceğin zorlaşması gibi bir çok biçimde ortaya çıkabilmektedir.
İdare Mahkemesi’nce; her ne kadar dava dilekçesinde bakıcı gideri adı altında herhangi bir tazminat istemi bulunulmadığı gerekçesi ile maddi tazminat isteminin kısmen reddine karar verilmiş ise de, yukarda açıklandığı ve Dairemizin istikrar kazanmış pek çok kararında da belirtildiği üzere bakıcı giderinin bedensel zarar kavramı içinde değerlendirilmesi ve şartlarının bulunması halinde ayrıca bir talep aranmaksızın bu zararın da hesaplatılarak hüküm altına alınması gerekirken, aksi yönde verilen kararda hukuken isabet görülmemiştir.
Bu durumda, İdare Mahkemesi’nce davalı idarenin hizmet kusuru sebebiyle %90 oranında iş gücü kaybına uğrayan çocuğun üçüncü bir kişinin yardımı olmaksızın hayatını tek başına idame ettirip ettiremeyeceğinin araştırılması, bakıma muhtaç olduğunun tespiti halinde ise bakıcı gideri tazminat miktarının hesaplatılarak hüküm altına alınması gerekmektedir.
Malpraktis veya TIbbi Hata Özen Borcu
Kamu Hastanesi Doktorunun Hatası, Davanın Hastaneye Karşı Adli Mahkemede Açılması
malpraktis doktor malpraktis doktor doktor hatası tazminat doktor hatası tazminat malpraktis ankara avukat malpraktis ankara avukat malpraktis ankara dava malpraktis ankara dava malpraktis davası malpraktis davası özel hastane dava özel hastane dava devlet hastanesi dava devlet hastanesi dava özel hastane ankara dava özel hastane ankara dava devlet hastanesi ankara dava devlet hastanesi ankara dava doktor hatası ankara dava doktor hatası ankara dava idare doktor dava idare doktor dava idare doktor avukat idare doktor avukat idare ankara doktor dava idare ankara doktor dava doktor tazminat dava doktor tazminat dava doktor ankara tazminat doktor ankara tazminat doktor tazminat davası doktor tazminat davası