Customise Consent Preferences

We use cookies to help you navigate efficiently and perform certain functions. You will find detailed information about all cookies under each consent category below.

The cookies that are categorised as "Necessary" are stored on your browser as they are essential for enabling the basic functionalities of the site. ... 

Always Active

Necessary cookies are required to enable the basic features of this site, such as providing secure log-in or adjusting your consent preferences. These cookies do not store any personally identifiable data.

No cookies to display.

Functional cookies help perform certain functionalities like sharing the content of the website on social media platforms, collecting feedback, and other third-party features.

No cookies to display.

Analytical cookies are used to understand how visitors interact with the website. These cookies help provide information on metrics such as the number of visitors, bounce rate, traffic source, etc.

No cookies to display.

Performance cookies are used to understand and analyse the key performance indexes of the website which helps in delivering a better user experience for the visitors.

No cookies to display.

Advertisement cookies are used to provide visitors with customised advertisements based on the pages you visited previously and to analyse the effectiveness of the ad campaigns.

No cookies to display.

Ağu 25, 2021
1038 Views

Hükümsüzlük Davasında Husumet, Şirket Yerine Şirket Ortağınca Açılan Dava 2211

Written by
banner

Marka hukukuyla ilgili davalarda marka hakkının sahibi şirketin dava hakkının olduğu bir durumda şirketin ortağı olan kişinin açtığı dava husumet nedeniyle reddedilmektedir. Marka hakkı sahibi kimse markayla ilgili davayı da o açmalıdır. Bu nedenle marka avukatları dava açarken talimatı şirketin yetkilisinden de alıyor olsalar burada dava marka sahibi şirket adına açılmalı avukatlar da husumetten ret yememek için buna dikkat etmelidirler.


Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/2211 E. , 2021/4520 K.

İlk Derece Mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalının 2012/10617 sayılı “DK KÖKSALLAR”, 2015/86629 sayılı “DK KÖKSALLAR” ve 2015/90418 sayılı “MERSİN DK KÖKSALLAR” markalarının davacı markası ile benzer olduğu ve davalı markalarının tescil tarihlerinin davacının Mersin 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/209 E. sayılı dava tarihinden sonra olması nedeniyle davalı marka başvurularının kötü niyetli olduğu, kötü niyetli tescil olması nedeniyle tüm hizmetler açısından hükümsüz kılınması gerektiği gerekçesiyle, davanın kabulü ile, davalı adına TPMK sicilinde tescilli 2012/10617 sayılı “DK KÖKSALLAR” 2015/86629 sayılı “DK KÖKSALLAR” ve 2015/90418 sayılı “MERSİN DK KÖKSALLAR” markalarının hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

Dava, marka hükümsüzlüğü ve sicilden terkin istemine ilişkindir. Davacı, ortağı olduğu Köksallar Turizm Ltd. Şti. adına tescilli 170692 no’lu “Köksallar+şekil” ve 2009/ 15012 no’lu “Köksallar Seyahat+şekil” ibareli markalarına dayanarak, kötü niyet, benzerlik, gerçek hak sahipliği ve tanınmışlık iddiasıyla, davalı şirket adına tescilli 2012/10617 no’lu “dk köksallar” ibareli, 2015/86629 no’lu “dk köksallar” ibareli ve 2015/90418 no’lu “mersin dk köksallar” ibareli markaların hükümsüzlüğü ve sicilden terkini talep etmiş, ilk derece mahkemesince davacının ortağı olduğu şirket markaları ile davalı şirket markalarının benzer olduğu, davalı şirket markalarının tescilinin kötü niyetli olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, karar verilmiş davalının istinaf başvurusunda, Bölge Adliye Mahkemesince esastan, reddedilmiştir.

556 sayılı KHK’nın 43. maddesi uyarınca zarar gören gerçek ve tüzel kişiler markanın hükümsüzlüğü davası açabilirler. Zarar gören kişi kavramı, zarar gören veya zarar görme tehlikesiyle karşılaşan ya da dava konusu işareti kullanabilme olanağı haksız olarak kısıtlanan, yahut kısıtlanma riski altında olan her hangi bir gerçek veya tüzel kişiyi kapsar. Somut olayda 556 sayılı KHK’nın 8.maddesindeki nispi red sebeplerine dayanarak zarar gören sıfatıyla dava açma hakkı davacının ortağı olduğu dava dışı şirkete aittir. Doktrinde 556 sayılı KHK’nın 43. maddesi uyarınca zarar gören kavramının geniş yorumlanması gerektiği, ancak KHK m.8 anlamında nisbi red nedenlerine dayanarak açılacak hükümsüzlük sebepleri bakımından şirketlerin dava açabileceği hallerde ortakların dava açamayacağı kabul edilmekte olup, Dairemizin görüşü de bu yöndedir. Açıklanan nedenlerle davacının; ortağı olduğu şirket markalarına dayanarak açtığı hükümsüzlük davasında, aktif husumet ehliyeti ve hukuki yararı bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi doğru olmamış kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.

Marka Hükümsüzlük, İptal, Tecavüz Davalarında Yetki

Hükümsüzlük Davası Açabilecek Kişiler; LCW Kararı, Tanınmış Markanın Kullanılmaması

Benzer Marka Tescili Nedeniyle Hükümsüzlük Davaları


marka hükümsüzlük marka hükümsüzlük  marka hükümsüzlük ankara marka hükümsüzlük ankara marka hükümsüzlük davası marka hükümsüzlük davası marka hükümsüzlüğü davası ankara marka hükümsüzlüğü davası ankara  marka davası marka davası  marka dava ankara marka dava ankara marka hukuku ankara marka hukuku ankara  marka iltibas davası marka iltibas davası  marka iptali ankara marka iptali ankara marka iptal ankara avukat marka iptal ankara avukat  marka hükümsüzlük husumet marka hükümsüzlük husumet  marka şirket ortağı dava marka şirket ortağı dava  marka tazminat marka tazminat marka tazminat dava marka tazminat dava  marka tazminat avukat marka tazminat avukat

Article Categories:
Marka

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir