Çelişkili davranma yasağı (venire contra factum proprium ) açıkça veya davranışlarıyla bir hakkı kullanmak istemediğini veya bir haktan vazgeçtiğini ortaya koyan bir kişinin bu davranışı ile bağlı olması, bu hâliyle var olan hukukî durumunu kaybetmesi ve daha sonra bundan cayamaması anlamına gelmektedir ( Akyol, Şener: Venire Contra Factum Proprium, Prof. Dr. F. Eren’e Armağan, Ankara, 2006, s. 77 ).
Önceki eylemiyle çelişkili davranan kişi önceki davranışı ile muhatabında haklı görülen bir güven yaratmış ve gelecekte de bu hakkı kullanmayacağı yolunda bir kanaat uyandırmış ancak daha sonra yarattığı bu güvene aykırı davranarak muhatabın güvenini boşa çıkarmıştır. Bu nedenle önceki eylemiyle çelişkili davranan kişinin uyandırdığı güveni boşa çıkarmasını hukuk düzeninin korumaması gerekmektedir. Çelişkili davranışta bulunan kişi, muhatabının haklı güvenini boşa çıkarması nedeniyle sadece muhatapla sınırlı olarak hakkını kaybedecektir.
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2020/11-532 K. 2020/1011 T. 9.12.2020
Sessiz kalma yoluyla hak kaybında olduğu gibi önceki eylemiyle çelişkili davranma yasağının ( venire contra factum proprium ) da temelinde TMK m 2’de düzenlenen dürüstlük kuralı bulunmaktadır. Ancak sessiz kalma nedeniyle hak kaybında, önceki hak sahibinin ticaret unvanının davalı tarafından kullanıldığından haberdar olmasına rağmen uzun süre olumlu hiçbir davranış sergilemeden sessiz kaldıktan sonra dava açması “dava hakkının kötüye kullanılması” olarak nitelendirilirken; önceki eylemiyle çelişkili davranma yasağında ( venire contra factum proprium ) ise önceki hak sahibinin ticaret unvanının davalı tarafından kullanılmasını olumlu davranışıyla zımnen onayladıktan sonra bu onayıyla çelişkili davranarak “dava hakkının kötüye kullanılması” söz konusudur.
Önceki hak sahibinin ticaret unvanının davalı tarafından kullanılmasına olumlu hiçbir davranış sergilemeden sessiz kalmasının davalı nezdinde oluşturduğu güven ile bu kullanımı olumlu bir davranış ile onayan önceki hak sahibinin davalı nezdinde oluşturduğu güvenin yoğunluğu birbirinden farklıdır. Bu itibarla önceki eylemiyle çelişkili davranma( venire contra factum proprium ) durumunda sessiz kalma nedeniyle hak kaybının oluşup oluşmadığının araştırılmasına gerek bulunmamaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki; hem sessiz kalma nedeniyle hem de çelişkili davranış nedeniyle dava açılamayacağı yönündeki savunma ( venire contra factum proprium ) bir def’i olmayıp itirazdır. Zira hem sessiz kalma yoluyla hak kaybı ilkesinin hem de önceki eylemiyle çelişkili davranma yasağının( venire contra factum proprium ) dayanağı TMK’nin 2. maddesi olduğuna göre, dava açılması açıkça hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve bu durum dava dosyasından ortaya konabiliyorsa, sessiz kalma yoluyla hak kaybı ve çelişkili davranış ( venire contra factum proprium ) bir itiraz olarak kabul edilip hâkim tarafından resen dikkate alınmalıdır. Keza TMK m. 2/2 maddesi gereğince bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.
Sessiz Kalma Yoluyla Hak Kaybı 456
Sessiz Kalma, Markanın Piyasada Kullanılması Şartı
Markanın Gençleştirilmesi Kavramı, Versiyon Markalar Açısından Sessiz Kalma
Sessiz Kalma Yoluyla Hak Kaybı Hususunda Seçilmiş Yargıtay Kararları
Sessiz Kalma, Olayın Özellikleri
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/271095
https://hukuk.deu.edu.tr/wp-content/uploads/2020/01/T.Uyar-3.pdf
http://www.ilhanhelvacidersleri.com/turk-medeni-kanunu/turk-medeni-kanunu-madde-2