Customise Consent Preferences

We use cookies to help you navigate efficiently and perform certain functions. You will find detailed information about all cookies under each consent category below.

The cookies that are categorised as "Necessary" are stored on your browser as they are essential for enabling the basic functionalities of the site. ... 

Always Active

Necessary cookies are required to enable the basic features of this site, such as providing secure log-in or adjusting your consent preferences. These cookies do not store any personally identifiable data.

No cookies to display.

Functional cookies help perform certain functionalities like sharing the content of the website on social media platforms, collecting feedback, and other third-party features.

No cookies to display.

Analytical cookies are used to understand how visitors interact with the website. These cookies help provide information on metrics such as the number of visitors, bounce rate, traffic source, etc.

No cookies to display.

Performance cookies are used to understand and analyse the key performance indexes of the website which helps in delivering a better user experience for the visitors.

No cookies to display.

Advertisement cookies are used to provide visitors with customised advertisements based on the pages you visited previously and to analyse the effectiveness of the ad campaigns.

No cookies to display.

May 8, 2024
212 Views

AB Genel Mahkemesinin HEPSİBURADA kararı ve İyi Niyetin “normal olma”dan kaynaklanması.

Written by
banner

Case T172/23,

Dendiki BV, established in Roosendaal (Netherlands),  EUIPO v  D-Market Elektronik Hizmetler ve Ticaret Anonim Sirketi

Mevcut davada, ihtilaflı marka, müdahilin daha önceki Türkçe markalarıyla aynı veya çok benzerdir. İtiraz edilen kararın 61. paragrafında belirtildiği üzere, başvuranın unvandaki selefi, ihtilaflı markayı, müdahilin ‘www.hepsiburada.com’ web sitesinin Avrupa şubesi olarak sunulan ‘www.hepsiburada.life’ web sitesinde kullanmıştır.

Buna karşın, başvuru sahibi ve selefi, ihtilaflı markanın kendi mallarının ticari menşeinin bir göstergesi olarak kullanıldığını veya bu markanın tescilinin bir parçasını oluşturduğu bir iş stratejisi olduğunu göstermemiştir (ihtilaflı kararın 59. ve 64. paragrafları).

Ayrıca, başvuru sahibinin selefinin, üçüncü tarafların Türkçe web sitelerine karşılık gelen AB markaları için başka başvurularda bulunduğu tartışmasız gerçeği (itiraz edilen kararın 55. paragrafı), söz konusu markalar arasındaki benzerliğin tesadüfi olmadığını göstermektedir.
Bu koşullar ışığında, ihtilaflı kararın 58. ve 63. paragraflarından da anlaşılacağı üzere, başvuru sahibinin selefinin ihtilaflı markayı tescil ettirirken niyetinin, bu markayı dürüst bir şekilde ticaret sırasında kullanmak ve müdahilin önceki markasından haksız bir şekilde faydalanmak ve müdahilin AB pazarına erişimini engellemek olmaması muhtemeldir.
Bu nedenle, yukarıda 28. paragrafta atıfta bulunulan içtihat uyarınca, ihtilaflı markanın tescili için yapılan başvurunun amaçları ve ticari mantığına ilişkin makul açıklamalar sunmak ve selefinin niyetinin meşru olduğunu göstermek başvuru sahibinin göreviydi.

Başvuru sahibi, yukarıda 33 ila 37 ve 55. paragraflarda reddedilmiş olan önceki markaların Avrupa Birliği’nde tescil edilmemiş olduğu iddiasını tekrarlamakla yetinmekte ve kendisinin ve selefinin sözde iyi niyetlerine dayanmakta, ancak herhangi bir meşru iş stratejisini ortaya koyacak kanıt sunmamaktadır. Ayrıca, başvuru sahibinin AB marka tescil sisteminin dayandığı ilk başvuru ilkesine atıfta bulunduğu ölçüde, bu ilkenin uygulanmasının, diğerlerinin yanı sıra, mevcut davanın konusu olan 207/2009 sayılı Tüzüğün 52(1)(b) Maddesi ile nitelendirildiğini hatırlatmak yeterlidir (bkz. 31 Mayıs 2018 tarihli karar, Flatworld Solutions v EUIPO – Outsource Professional Services (Outsource 2 India), T-340/16, yayınlanmadı, EU:T:2018:314, paragraf 21 ve atıfta bulunulan içtihat).
Yukarıda belirtilenlerin ışığında, Mahkeme, Temyiz Kurulu’nun, itiraz edilen kararın 67. paragrafında, başvuranın unvandaki selefinin itiraz edilen markanın tescil edildiği tarihte kötü niyetle hareket ettiğini tespit etmeye tamamen yetkili olduğuna karar vermiştir.
Buna göre, başvuru sahibinin tek hukuki savunması reddedilmeli ve sonuç olarak dava bütünüyle reddedilmelidir.


KACO Tanınmış Markanın Benzerinin Başvurulması Kötü Niyet 7912

Önceki Markanın Başlangıçtaki Ayırt Ediciliği Kötü Niyet Değerlendirmesi

Pierre Cardin; Markanın Devri, Tanınmışlık, Kötü Niyet 4412

https://kenfoxlaw.com/proving-bad-faith-what-lessons-to-be-learned-to-reclaim-trademarks-in-vietnam

Article Categories:
Marka

Comments are closed.