May 24, 2024
208 Views

Sınai Mülkiyet Kanunu Madde 5 Mutlak Tescil Engellerinin Kapsamlı Rehberi

Written by
banner

Marka Tescilinde Mutlak Ret Nedenleri

Madde 5- (1) Aşağıda belirtilen işaretler, marka olarak tescil edilmez:
a) 4. madde kapsamında marka olamayacak işaretler.

b) Herhangi bir ayırt edici niteliğe sahip olmayan işaretler.

c) Ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin sunulduğu zamanı gösteren veya malların ya da hizmetlerin diğer özelliklerini belirten işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretler.
ç) Aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetlerle ilgili olarak tescil edilmiş ya da daha önceki tarihte tescil başvurusu yapılmış marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer
işaretler.

d) Ticaret alanında herkes tarafından kullanılan veya belirli bir meslek, sanat veya ticaret grubuna mensup olanları ayırt etmeye yarayan işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretler.

e) Malın doğası gereği ortaya çıkan şeklini ya da başka bir özelliğini veya teknik bir sonucu elde etmek için zorunlu olan veya mala asli değerini veren şeklî ya da başka bir özelliğini münhasıran içeren işaretler.

f) Mal veya hizmetin niteliği, kalitesi veya coğrafi kaynağı gibi konularda halkı yanıltacak işaretler.

g) Paris Sözleşmesinin 2 nci mükerrer 6 ncı maddesine göre reddedilecek işaretler.

ğ) Paris Sözleşmesinin 2 nci mükerrer 6 ncı maddesi kapsamı dışında kalan ancak kamuyu ilgilendiren, tarihi ve kültürel değerler bakımından halka mal olmuş diğer işaretler ile yetkili mercilerce tescil izni verilmemiş olan armaları, nişanları veya adlandırmaları içeren işaretler.

h) Dinî değerleri veya sembolleri içeren işaretler.

ı) Kamu düzenine veya genel ahlaka aykırı işaretler.

i) Tescilli coğrafi işaretten oluşan ya da tescilli coğrafi işaret içeren işaretler.

(2) Bir marka, başvuru tarihinden önce kullanılmış ve başvuruya konu mal veya hizmetler bakımından bu kullanım sonucu ayırt edici nitelik kazanmışsa bu markanın tescili birinci fıkranın (b), (c) ve (d) bentlerine göre reddedilemez.

(3) Bir marka başvurusu, önceki marka sahibinin başvurunun tesciline açıkça muvafakat ettiğini gösteren noter onaylı belgenin Kuruma sunulması hâlinde birinci fıkranın (ç) bendine göre reddedilemez. Muvafakatnameye ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle belirlenir.


Sınai Mülkiyet Kanunu Madde 5: Marka Tescilinde Mutlak Ret Nedenleri

Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 5. maddesi, marka tescilinde mutlak ret nedenlerini düzenler. Bu nedenler, tescil edilecek işaretin kamu düzenine, ahlaka ve diğer temel ilkelere aykırı olmasını veya ayırt edici nitelikten yoksun olmasını engellemeyi amaçlar.

Bu yazıda, 5. maddenin her bir bendini madde madde açıklayarak yorumlayacağız:


a) 4. madde kapsamında marka olamayacak işaretler:

SMK m. 5/1-a bendi soyut ayırt ediciliği düzenlemektedir. Bir işaretin marka olarak tescil edilebilmesi için öncekilke bir teşebbüsün mal ve hizmetlerini diğer teşebbüsün mal ve hizmetlerinden ayırt edebilmesini sağlayabilecek bir işaretin olması gereklidir. Bu nitelikte marka korumasının açık ve kesin olarak anlaşılmasını sağlayacak sicilde gösterilebilir bir işaretin varlığı ortaya konulduktan sonra ancak markanın diğer şartları taşıyıp taşımadığı değerlendirilebilir.

2017/1001 sayılı EUTMR’de bu maddeye karşılık gelen düzenleme 7/1-a maddesinde yer alır “signs which do not conform to the requirements of Article 4”.

AB yargı kararlarında SMK m. 5/1-a’ya karşılık gelen EUTMR m. 7(a) konusu yargı kararlarıyla şekillenmiştir.

  1. Windsurfing Chiemsee Produktions v. Boots- und Segelzubehör Fritz Brügge GmbH (C-108/97):

Bu önemli davada, Avrupa Adalet Divanı (CJEU), bir markanın tescil edilebilmesi için ayırt edici karaktere sahip olması gerektiğini belirtti. Maddesi 4’te belirtilen niteliklere sahip olmayan veya ilgili ticarette alışılmış hale gelmiş işaretler, tescil edilmeyecek ve dolayısıyla 7/a Maddesi’ni ihlal edeceklerdir.

  1. Sieckmann v. Deutsches Patent- und Markenamt (C-273/00):

Bu dava, marka tescilinde grafiksel temsil edilebilirliğin önemini vurguladı. CJEU, bir markanın açıklık ve kesinlikle grafiksel olarak temsil edilebilir olması gerektiğini belirtti. Bu gerekliliği karşılamayan işaretler, 7/a Maddesi’ni ihlal eder ve dolayısıyla tescilden hariç tutulur.

  1. Procter & Gamble v. OHIM (C-383/99):

Bu davada CJEU, ayırt edici karakterden yoksun unsurlar içeren işaretlerin marka olarak tescil edilemeyeceğini vurguladı. Bu tür işaretler, Maddesi 4’te belirtilen kriterleri karşılamadıkları için 7/a Maddesi kapsamında tescilden men edilir.

SMK m. 5/1(a) maddesi, yalnızca SMK m. 4’ün katı koşullarını karşılayan işaretlerin  marka koruması sağlandığına dair bir güvence olarak hizmet eder. İlgili yargı kararlarının incelenmesiyle, bu kriterlere uyulmasının marka tescilinin vazgeçilmez bir ön şartı olduğu açıkça ortaya çıkmaktadır. Bu durum, marka korumasının kapsamının tam olarak çizilmesini sağlayarak marka hukuku sisteminin bütünlüğünü ve etkinliğini korur.


b) Herhangi bir ayırt edici niteliğe sahip olmayan işaretler:

Bir işaretin marka olarak tescil edilebilmesi için, tüketiciler tarafından algılanabilir ve diğer işaretlerden ayırt edilebilir olması gerekir. Bu bent, ayırt edici niteliğe sahip olmayan dolayısıyla tüketiciler tarafından marka olarak algılanmayacak işaretlerin tescilini engeller. SMK m 5/1-b markanın en temel fonksiyonunu icra edemeyen işaretleri kapsar.

2017/1001 EUTMR Article m. 7/1(b); trade marks which are devoid of any distinctive character.

SMK m. 5/1(b) veya AB’deki karşılığı EUTMR Maddesi 7(1)(b), ayırt edici karakterden yoksun markaların kaydedilmeyeceğini belirtir. Ayırt edici karakter, tüketicilerin bir markayı bir işletmenin ürün veya hizmetlerinin kökeni olarak tanımasını sağlar. Ayırt edici karakterden yoksun markalar genellikle jenerik, açıklayıcı veya sıradan olduğundan, bunlar özel koruma için uygun değildir.

Yorum ve Uygulama:

SMK m. 5/1(b)’nin karşılığı EUTMR Maddesi 7(1)(b)’nin yorumu ve uygulanması, bir markanın bir işletmenin ürünlerini veya hizmetlerini diğerlerinden ayırt edebilme yeteneğinin değerlendirilmesini içerir. Yargı kararları bu konuda değerli bir rehberlik sağlamıştır:

  1. Nestlé v. Mondelez (C-84/17):

Bu önemli dava, Avrupa Adalet Divanı’nın (CJEU) bir markanın ayırt edici karakterinin değerlendirilmesinin, onun doğal özellikleri ile ilgili tüketiciler tarafından algılanmasıyla gerçekleştirilmesi gerektiğini vurguladı. Sadece ürün veya hizmetleri açıklamakla yetinen bir marka, 7(1)(b) madde kapsamında kaydedilemez.

  1. OHIM v. BORCO-Marken-Import Matthiesen (C-265/09):

Bu dava, ayırt edici karakterden yoksun bir markanın pazarda kullanım yoluyla ayırt edici karakter kazanabileceğini belirtti. Ancak, kazanılmış ayırt ediciliği gösteren kanıtların güçlü ve ikna edici olması gereklidir.

  1. Freixenet v. OHIM (C-344/10):

Bu davada, CJEU, sadece ürün veya hizmetlerle ilgili açıklayıcı unsurlardan oluşan bir markanın 7(1)(b) madde kapsamında kaydedilemeyeceğini açıkladı. Markanın, tüketicilerin ürünlerin kökenini tanımasını sağlayacak ayırt edici bir unsura sahip olması gerekmektedir.

Sonuç:

SMK m 5/1(b) veya EUTMR Maddesi 7(1)(b), yalnızca doğal ayırt edici karaktere veya kullanım yoluyla kazanılmış ayırt ediciliğe sahip markaların Avrupa Birliği içinde tescil edileceğini güvence altına alır. Ayırt edici karakterden yoksun işaretlerin kaydedilmemesini sağlayarak, bu hüküm marka sisteminin bütünlüğünü ve etkinliğini korur ve jenerik veya tasviri terimlerin tekelleştirilmesine karşı koruma sağlar. İlgili yargı kararlarıyla da ortaya konulduğu gibi, ayırt edici karakterin değerlendirilmesi marka hukukunun kritik bir yönüdür ve AB pazarında adil rekabeti ve tüketici refahını korumak için hayati öneme sahiptir.


c) Ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin sunulduğu zamanı gösteren veya malların ya da hizmetlerin diğer özelliklerini belirten işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretler:

Bu bent, genel nitelikte olan ve birçok mal veya hizmeti kapsayabilecek işaretlerin tescilini engeller. Örneğin, “lezzetli”, “kaliteli”, “en iyi”, “en ucuz” gibi ifadeler tek başına marka olarak tescil edilemez. Bu tip işaretlerin tescili talep edilen mal ve hizmetlerin özelliklerini belirtmesi nedeniyle ayırt edicilik işlevi görmeyeceklerinin kabul ediliyor olmasının yanında ticarette herkesin kullandığı ibareleri tek bir kişinin tekeline bırılmaması da bu düzenlemenin bir diğer amacıdır. Bir işaretin SMK m. 5/1-c kapsamına girmesi için mal ve hizmetlerle işaret arasındaki ilişkinin somut ve açık olması gereklidir. Dolayısıyla markanın hitap ettiği kişi işareti gördüğünde düşünce süreçleri neticesinde değil doğrudan mal ve hizmetlere yapılan bir atıf olduğunun ayrımına varmalıdır.

EUTMR 2017/1001 Article 7/1(c); trade marks which consist exclusively of signs or indications which may serve, in trade, to designate the kind, quality, quantity, intended purpose, value, geographical origin or the time of production of the goods or of rendering of the service, or other characteristics of the goods or

SMK m. 5/1(c) veya  EUTMR’nin 7(1)(c)  ayırt edicilikten (inherent distinctiveness) yoksun olan ve tanımlayıcı niteliği nedeniyle marka tesciline engel teşkil edebilecek işaretlerin tescilinin önüne geçer.

SMK m. 5/1(c), EUTMR Md. 7(1)(c)

SMK m. 5/1(c) veya EUTMR’nin 7(1)(c) maddesi, “ticarette, malların veya hizmetlerin cinsi, kalitesi, miktarı, amaçlanan kullanımı, değeri, coğrafi kökeni veya üretim zamanı veya hizmetin sunum zamanı veya malların veya hizmetlerin diğer özelliklerini belirtmeye yarayabilecek” işaret veya göstergelerin marka tesciline uygun olmadığını şart koşar. Bu hüküm özünde, markaların, tanımladıkları özelliklerle eşanlamlı hale gelmesini ve böylece menşei göstergesi olarak işlev görme ve bir teşebbüsün mallarını veya hizmetlerini diğerlerinden ayırt etme yeteneklerini engellemeyi amaçlamaktadır.

İlgili Kararların Rolü

SMK m. 5/1(c) veya EUTMR Md. 7(1)(c)’nin yorumlanması ve uygulanması, Genel Mahkeme (GC) ve Avrupa Birliği Adalet Divanının (CJEU) kararlarıyla büyük ölçüde etkilenmektedir. Bu kararlardan, uygulamacıları ve işletmeleri, potansiyel tanımlayıcı nitelik engeli konusunda yönlendiren önemli hususlar ve faktörler ortaya çıkmaktadır.

  • İlgili Tüketici Kitlesinin Algısına Odaklanma: Bir işaretin tanımlayıcı olup olmadığını belirlemek, ilgili kamuoyunun onu nasıl algıladığına bağlıdır. Genel Mahkeme, “OFF-WHITE” (T-133/19) davasında, değerlendirmenin söz konusu mal veya hizmetlere aşina olan ortalama tüketicinin anlayışına dayanması gerektiğini vurgulamıştır.

  • Tüm İlgili Faktörlerin Göz Önünde Bulundurulması: Bütüncül bir yaklaşım önemlidir. Avrupa Birliği Adalet Divanı, “Vita” (T-423/18) davasında, değerlendirmenin yalnızca işaretin tek tek bileşenlerine değil, yarattığı genel izlenime dayalı olması gerektiğini vurgulamıştır.

  • Dilin Değişen Doğası: Dil dinamiktir ve mahkemeler bunu kabul eder.  Bir terimin anlamının zamanla değişebileceğini ve tanımlayıcı niteliğinin yeniden değerlendirilmesini gerektirebileceğini kabul etmiştir. AB ‘nin “mutlak ayırt edicilik” konusundaki klavuzunun 3. sayfasının başında da belirtildiği üzere; marka ilgili halk tarafından hemen tasviri olarak algılanmalıdır. Dolayısıyla markanın tescili anındaki bu algı önemlidir. Yoksa geçmişte kelimenin tasviri bir algı yaratıyor olması günümüzde de aynı algının doğacağı manasına gelmez.

  • Yabancı Dil Hususları: Çok dilli markalar için özellikle malın niteliğine göre ilgili dillerin incelenmesi gereklidir. Örneğin MOBİLYA kelimesinin Nepalcesi ülkemizde bilinmeyeceği ve kullanılmayacağı için tasviri olarak algılanmayabilir. Ancak MOBİLYA kelimesinin İspanyolcası, İtalyancası gibi özellikle dizayn açısından öne çıkan ülkelerin dillerindeki karşılığı marka olarak tescil edilemez. Lakin bu işaretin tasviri özelliğinin yanında diğer tüketiciler de bu markayı markalarında tali veya yardımcı unsur olarak kullanabilirler (GC (7th Chamber) 13th September 2012, Sogepi Consulting y Publicidad/OHIM, T-72/11 (‘Espetec’).

Sonuç

EUTMR Md. 7(1)(c), Avrupa Birliği içinde marka sisteminin bütünlüğünü korumada temel taşlarından biridir. Bu hükmün, ilgili kararlar yoluyla nasıl uygulandığını anlamak, işletmelere ve uygulayıcılara marka tescil edilebilirliğinin karmaşıklıklarında yol gösterme gücü verir. İlgili kamuoyunun algısını, işaretin yarattığı genel izlenimi ve dilin dinamik yapısını dikkatlice değerlendirerek, EUTMR Md. 7(1)(c) kapsamında tanımlayıcı nitelik nedeniyle ortaya çıkabilecek potansiyel engelleri etkili bir şekilde değerlendirmek mümkündür.


ç) Aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetlerle ilgili olarak tescil edilmiş ya da daha önceki tarihte tescil başvurusu yapılmış marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer işaretler:

SMK m. 5/1-ç’nin temelinde bir markanın bir sahibinin olması gerektiği düşüncesi yatmaktadır. Piyasada birden çok aynı markanın olması halinde hangisinin hangi kaynağı gösterdiği konusunda karışıklık doğacağından aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer markaların tescil edilemeyeceği düzenlenmiştir. Kanunun tüm maddeleri AB Marka Tüzüğü ile uyumlu olmakla birlikte Tüzük’te “aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer markaların tescil edilemeyeceği” nispi tescil engelleri kapsamında düzenlenmektedir. Lakin aynı markanın ne olduğu ve özellikle ayırt edilemeyecek markanın ne olduğu, bunun sınırları çok fazla yoruma bağlıdır. Oysa mutlak tescil engelleri resen dikkate alınan hususlardır ve kamu açısından son derece net olan durumlar karşısında ancak marka resen reddedilebilir. Oysa SMK m. 5/1-ç’deki düzenleme bu açıklığı taşımadığı gibi mutlak tescil engellerindeki kamu yararından ziyade önceki marka sahibinin yararına bir görüntü sergilemektedir. Dolayısıyla bu konudaki düzenlemenin de Tüzük ile uyumlu hale getirilmesi ve aynı ve ayırt edilemeyecek kadar markaların değerlendirmesinin de nispi tescil engelleri kapsamında SMK m. 6/1 anlamında yapılması isabetli olacaktır.


d) Ticaret alanında herkes tarafından kullanılan veya belirli bir meslek, sanat veya ticaret grubuna mensup olanları ayırt etmeye yarayan işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretler:

EUTMR 2017/1001 Article 7/1(d); trade marks which consist exclusively of signs or indications which have become customary in the current language or in the bona fide and established practices of the trade.

SMK m. 5/1(d) veya  EUTMR Madde 7(1)(d), “mevcut dilde veya ticaretin iyi niyetli ve yerleşik uygulamalarında alışılmış hale gelen” işaret veya göstergelerin marka tescili için uygun olmadığını öngörmektedir. Bu hükmün arkasındaki mantık herkese ait olanın bir kişinin elinde tescille tekelleşmesini önlemektir.

Madde 5/1(d) Kapsamına Giren İşaretler:

  • Genel Olarak Kullanılan İfadeler: Herkes tarafından günlük dilde kullanılan ve herhangi bir ticari ürün veya hizmetle özdeşleşmemiş kelimeler, sloganlar veya ifadeler bu kapsama girer. Örneğin, “güzel”, “lezzetli”, “en iyi” gibi sıfatlar veya “temizlik”, “güvenlik” gibi soyut kavramları ifade eden kelimeler marka olarak tescil edilemez.
  • Meslek Grubunu Belirten İşaretler: Belirli bir mesleğin, sanatın veya ticaret dalının adını veya o gruba özgü terimleri içeren işaretler de tescil edilemez. Örneğin, “Doktor”, “Avukat”, “Mimar” gibi meslek isimleri veya “fırın”, “market”, “eczane” gibi sektörlere özgü terimler marka olarak tescil kapsamı dışındadır.
  • Coğrafi İşaretler: Belirli bir coğrafi bölgeye özgü ürünleri veya hizmetleri tanımlayan işaretler de 5/1(d) kapsamındadır. Örneğin, “Afyon Ezmesi”, “Antep Baklavası”, “Ankara Keçi Tüyü Halısı” gibi coğrafi işaretler marka olarak tescil edilemez.

Neden Tescil Edilemez?

Bu tür işaretlerin tescilinin engellenmesinin temel sebebi, kamu yararıdır. Ticaret alanında herkes tarafından kullanılan veya belirli bir meslek grubuna özgü olan işaretlerin, tek bir kişi veya kuruluş tarafından tekeline alınması, haksız rekabete yol açabilir ve tüketicilerin yanıltılmasına neden olabilir. Bu nedenle, bu tür işaretlerin tesciline izin verilmemektedir.

Peki Alternatifler Nelerdir?

Eğer tescil ettirmek istediğiniz işaret 5/1(d) kapsamına giriyorsa, alternatif çözümler arayabilirsiniz. Örneğin, işletmenizin ismini veya logosunu marka olarak tescil ettirebilirsiniz. Ayrıca, 5/2 maddesinde yer alan “farklı unsurlardan oluşan işaretler” kategorisine giren ve 5/1(d) engeline takılmayan bir işaret oluşturabilirsiniz.

Bunlar yalnızca birkaç örnektir ve her davanın kendine özgü ayrıntıları sonucu etkileyecektir. Önemli olan nokta, mahkemelerin aşağıdaki faktörleri değerlendirdiğidir:

  • İlgili kamuoyunun algısı: Hedef pazardaki tüketiciler terimi nasıl anlıyor?
  • Belirli sektördeki alışılmış kullanım: Terim, belirli bir sektörde yerleşik hale gelmiş mi?
  • Markanın ayırt ediciliği: Marka, alışılmış bir terim içerse bile, bir marka tanımlayıcısı olarak işlev görebilecek kadar ayırt ediciliğe sahip mi?

Bu hususları ve ilgili kararları anlayarak, işletmeler ve uygulayıcılar, markalarının EUTMR Md. 7/1(d) kapsamında tescil edilebilirliği konusunda daha bilinçli kararlar verebilir.

Telefon & Buch Verlagsgesellschaft mbH v OHIM, T-322/03 kararında, GC şunları belirtmiştir:
“49 40/94 sayılı Tüzüğün 7(1)(d) maddesi ; bir markanın tescilini yalnızca ticarette veya ticaretin günlük dilinde genel olarak kullanılan bir terim haline gelmiş olması halini kapsar (benzer yönde görüşler için, C-517/99 Merz & Krell [2001] ECR I-6959, 31. paragraf ve T-237/01 Alcon – OHIM – Dr. Robert Winzer Pharma (BSS) [2003] ECR II-411, paragraf 37). Buna göre, bir markanın ticaret alanında herkes tarafından kullanılıp kullanılmadığı ancak öncelikle tescil talep edilen mal veya hizmetlerle ilgili olarak, hatta söz konusu hüküm açıkça bu mallara atıfta bulunmasa da veya hizmetleri ve ikinci olarak da hedef kitlenin hizmetlere ilişkin algısı temelinde beklentiler dikkate alınarak değerlendirilmelidir. Ancak ticaret sektörlerindeki mevcut kullanım temelinde markaların kullanılmak istendiği mal veya hizmetlerin ticareti
tescil edilmiştir (bkz. benzer şekilde, Merz & Krell, paragraf 35 ve BSS, Paragraf 39).
Son olarak, bir ticari markayı oluşturan işaretler veya göstergeler mevcut dilde veya iyi niyetli ve güvenilir dilde alışılagelmiş hale mal veya hizmetleri tanımlamak için ticaretin yerleşik uygulamaları
bu markanın kapsadığı malları veya ürünleri ayırt etme yeteneğine sahip değildir. Bu tip ticarette herkes tarafından kullanılan markalar bir teşebbüsün hizmetlerini diğer teşebbüslerin hizmetlerinden ayırmaz ve(bkz, Merz & Krell, paragraf 37 ve BSS, paragraf 40). Önemli olan, markanın ticari dilde herkes tarafından kullanılıp kullanılmadığı veya belirli bir meslek, sanat veya ticaret grubuna mensup olanları ayırt etmeye yaramadığıdır.


e) Malın doğası gereği ortaya çıkan şeklini ya da başka bir özelliğini veya teknik bir sonucu elde etmek için zorunlu olan veya mala asli değerini veren şeklî ya da başka bir özelliğini münhasıran içeren işaretler:

2017/1001 EUTMR 7/1(e)

signs which consist exclusively of:

(i) the shape, or another characteristic, which results from the nature of the goods themselves;

(ii) the shape, or another characteristic, of goods which is necessary to obtain a technical result;

(iii) the shape, or another characteristic, which gives substantial value to the goods;

Bu düzenlemenin amacı markaların işlevsellikten ayrılmasını sağlayarak dengeyi korumaktadır. Bu madde, yalnızca malın kendisinin doğasından kaynaklanan şekillerden veya diğer özelliklerden ya da teknik bir sonucu elde etmek için gerekli olan veya mala önemli bir değer kazandıran şekillerden ve diğer özelliklerden oluşan işaretlerin marka olarak tescilini engellemektedir.

SMK m. 5/1(e) ve EUTMR 7(1)(e) maddesi, üç temel gerekçeyle belirli şekillerin marka olarak tescilini yasaklamaktadır:

  • Malın Doğasından Kaynaklanan Şekiller: Bu, malın işlevselliğini yerine getirmesi için zorunlu olan şekilleri kapsar. Örneğin, bir kavanozun yuvarlak şekli veya bir kalem ucunun silindirik şekli, bu madde uyarınca marka olarak korunamayacaktır.

  • Teknik Sonuç Gerektiren Şekiller: Bu, belirli bir teknik avantaj sağlayan şekilleri ifade eder. Örneğin, bir vidanın spiral şekli veya bir şişe kapağının tırtıklı yapısı, teknik işlevsellikleri nedeniyle marka olarak tescil edilemez.

  • Mala Önemli Değer Kazandıran Şekiller: Bu, malın estetik görünümüne veya pazarlama değerine önemli ölçüde katkıda bulunan şekilleri kapsar. Ancak, bu durum otomatik olarak tescil engeli değildir. Örneğin, ayırt ediciliği kanıtlanırsa, Coca-Cola şişesinin kendine özgü şekli marka olarak korunabilir.

İşlevsellik ile Marka Arası Denge

SMK m. 5/1(e) ile EUTMR 7(1)(e) maddesinin ana amacı, rekabeti teşvik etmek ve teknik yeniliklerin önünü kesmemektir. İşlevsel özellikleri korumak, diğer üreticilerin aynı veya benzer şekilleri kullanmalarına imkan tanır. Ancak, ayırt ediciliği kanıtlanabilen şekiller marka olarak korunabilir. Bu durum, tüketicilerin malın kaynağını ayırt etmelerine olanak tanır.


f) Mal veya hizmetin niteliği, kalitesi veya coğrafi kaynağı gibi konularda halkı yanıltacak işaretler:

SMK m. 5/1-f; tüketicileri mal veya hizmetin niteliği, kalitesi veya coğrafi kaynağı hakkında yanıltıcı bilgilere maruz bırakabilecek işaretlerin tescilini engeller. Örneğin, “İtalyan Makarna” ibaresi Türkiye’de üretilen makarnalar için marka olarak tescil edilemez.

EUTMR 7/1-g; trade marks which are of such a nature as to deceive the public, for instance as to the nature, quality or geographical origin of the goods or service.

Yanıltıcı Markalar

  • Mal/Hizmetlerin Niteliği: Bir ürünün oyuncak olduğunu ima eden ancak aslında tıbbi cihaz olan bir marka aldatıcı olur.
  • Mal/Hizmetlerin Kalitesi: Taşların kübik zirkonya olduğu bir yüzüğü elmas yüzük olarak öne süren bir ticari marka yanıltıcıdır.
  • Mal/Hizmetlerin Coğrafi Kökeni: Belçika’da üretilen şekerleme için “İsviçre Çikolatası” ifadesinin kullanılması tüketiciyi yanıltır.

Mahkemeler aldatmayı değerlendirmek için çeşitli kararlar verilmiştir. Örnek vermerk gerekirse;

  • Fıçılar için “Pauscha Austria – since 1875” (Avusturya Yüksek Mahkemesi, 2021): Bir şirket, ahşap fıçılar için “Pauscha Austria – since 1875” ticari markasını, köklü bir Avusturyalı zanaatkar tarafından kullanılan markayı aldı. Ancak, yeni sahibin üretim yöntemleri ve gelenekleri önemli ölçüde farklıydı. Mahkeme, markayı (eski şirketin mirasına yapılan atıf nedeniyle) aldatıcı bularak iptal etti ve kalitenin ve kökenin doğru temsilinin önemini vurguladı.
  • Stadtwerke Bremen” (Alman Federal Adalet Mahkemesi, 2016): “Stadtwerke Bremen” (Bremen Şehir İşletmeleri) adlı bir şirket, ticari marka koruması talep etti. Bremen şehri, şirkette sadece azınlık hissesine sahipti. Mahkeme, tüketicilerin belediyenin şirketi doğrudan işletildiğini ve belirli bir kamu hizmeti düzeyini ima edebileceği için ticari markayı potansiyel olarak aldatıcı bularak reddetti.
  • CJEU C–259/04 – Elizabeth Florence Emanuel v Continental Shelf 128 Ltd. 30.03.2006; Bir markanın yanıltıcı olduğu gerekçesiyle reddedilebilmesi için yanılgının varlığı veya yanılgının ortaya çıkabileceği, somut olarak ortaya konulmalıdır (Par. 47).
  • Ankara 1. FSHM’nin 01.07.2015 T. 2014/165 E. 2015/209 K. sayılı hükmündeki; CHAMPAGNE sözcüğünün Türkçe karşılığı olan ŞAMPANYA kelimesinin ülkemizde hem “köpüklü beyaz şarap” şeklinde ürünü belirtmek bağlamında isim olarak, hem de “bej tonlarını” ifade etmek amacıyla sıfat olarak kullanıldığı, bu sebeple sözcüğün menşe belirtme işlevinin Ülkemiz tüketicileri açısından oldukça zayıf olduğu, dava konusu markanın CHAMPAGNE ANTONIO LORENZO şeklinde bir bütün oluşturduğu, CHAMPAGNE ibaresinin, marka işaretinde münhasıran kullanılan ve coğrafi kaynak belirten bir ibare konumunda olmadığı, bu ibarenin, pek çok sözcük ve şekilden oluşan karma markanın bir unsuru olduğu ve bu bakımdan menşe belirtme fonksiyonunun bulunmadığı, CHAMPAGNE adlı yerleşim yerinin 03. sınıftaki ürünler ile tanınmış bir yer olmadığı, toplumun her kesiminin tüketicisi olduğu 3. sınıf emtialar bakımından markanın coğrafi kaynak belirtmekten ziyade, markanın bütünsel algısı dâhilinde ayırt edici bir işaret olarak algılanacağı, “CHAMPAGNE ANTONIO LORENZO şekil” ibareli markanın tescilinin 556 Sayılı KHK’nın 7/1-c bendine aykırılık teşkil etmediği, “CHAMPAGNE ANTONIO LORENZO şekil” markasında yer alan CHAMPAGNE ibaresinin 03. Sınıfta yer alan emtialar için coğrafi kaynak belirtme işlevi bulunmadığı, markanın “üretim yeri” ya da “coğrafi kaynağı” konusunda tüketicileri yanıltmayacağı, Fransa’nın CHAMPAGNE adlı yerleşim yerinin 03. Sınıftaki ürünlere dair bir tanınmışlığı olmadığı, ortalama bir tüketicinin “CHAMPAGNE ANTONIO LORENZO şekil” markası sebebiyle ürünün menşei konusunda yanılgıya kapılmayacağı, markanın coğrafi işarete konu CHAMPANGE ürünü ile ilişkilendirilmesi ve bu ürünün menşeinden dolayı bir yanılgıya yol açmasının da hayatın olağan akışı içinde mümkün bulunmadığı, “CHAMPAGNE ANTONIO LORENZO şekil” ibareli markanın tescilinin 556 Sayılı KHK’nın 7/1-f bendine aykırılık teşkil etmediği, markanın davacıların “coğrafi işaret”ten kaynaklı sınai mülkiyet haklarını ihlal etmediği, YİDK kararının iptali ve markanın hükümsüzlüğü koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir, yönündeki gerekçeyi Yargıtay 11. HD E. 2021/632 E. 2022/3677 K. T.9.5.2022 sayılı ilamıyla isabetli görmeyerek; davalı adına tescil edilen 2011/21623 Sayılı ve “Champagne Antonio Lorenzo + şekil ibareli markanın tescil kapsamının farklı olduğu gerekçesiyle mahkemece davanın reddine karar verilmiş ise de davacı şirket adına tescilli coğrafi işaretin tanınmışlık düzeyi ve ünü dikkate alındığında, davalının davaya konu bu markayı tescil kapsamındaki, 3. Sınıf “Ağartma ve temizlik amaçlı maddeler. Parfümeri; kozmetik ürünleri, kişisel kullanım amaçlı koku vericiler. Sabunlar. Diş bakımı ürünleri. Aşındırıcı ürünler (Zımpara bezleri, zımpara kağıtları, pomza taşları, pastalar dahil). Parlatma ve bakım ürünleri (deri, vinil, metal, ahşap v.b. için) ürünler yönünden tescil ettirmiş olmasının, davacı markalarından haksız yararlanmaya yol açacağı kabul edilerek, tescil başvurusuna itirazın reddine dair YİDK kararının iptaline ve markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddi doğru olmamıştır tespitleriyle bozma kararı vermiştir.
  • Yargıtay 11. HD’nin E. 2018/2795 K. 2019/5044 T. 8.7.2019 sayılı MADRAN kararına göre; Somut olay yönünden, emsal içtihatlarımızda da yer aldığı üzere, “Biralar; bira yapımında kullanılan preparatlar. Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar. Enerji içecekleri (alkolsüz)” mallarının niteliği itibariyle içerisine su katılabilecek emtialardan oldukları, davalının daha önce MADRAN bölgesi suyu ile anılan malların üretimi veya bu nitelikteki malların pazarlanması faaliyetiyle uğraştığı veya böyle bir faaliyet izninin bulunduğu konusunda bir iddia ve ispatının bulunmaması karşısında, davanın reddolunduğu anılan mallar yönünden dahi davanın kabulü gerekirken hatalı gerekçeyle, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamış ve hükmün anılan nedenlerle temyiz eden davacı taraf yararına bozulması gerekmiştir.

Aldatmayı belirlemek için şu faktörleri değerlendirir:

  • Aldatmanın Açıklığı: Marka, ürün hakkında açıkça yanlış bir beklenti mi yaratıyor (örneğin, organik olmayan içeriklerle “Organik Elmalar”)?
  • Aldatmanın Ciddiyeti: Aldatma, tipik bir tüketiciyi önemli ölçüde yanıltma olasılığı taşıyor mu (örneğin, çok az deri içeriği olan bir ürün için “Leatherette” ifadesi, tanımlayıcı doğası nedeniyle kabul edilebilir olabilir)?

SONUÇ

Aldatmayı değerlendirilirken “makul derecede dikkatli tüketici” perspektifi dikkate alınır. Bu tüketici ne aşırı derecede temkinlidir ne de kolayca kandırılır, ancak satın alma kararları verirken belirli bir dikkat seviyesi gösterir. Bu doğrultuda; marka tescilinde bir marka başvurusunun veya bir markanın yanıltıcı kabul edilebilmesi için potansiyel tüketici açısından ciddi bir yanılma riski olması gerekir.


g) Paris Sözleşmesinin 2. mükerrer 6. maddesine göre reddedilecek işaretler:

EUTMR 7/1-h; trade marks which have not been authorised by the competent authorities and are to be refused pursuant to Article 6ter of the Paris Convention for the Protection of Industrial Property (‘Paris Convention’);

Paris Sözleşmesi ile Korunan Devlet Sembollerinin Ticari Marka Olarak Kullanımının Reddi: Bir Vaka Hukuku İncelemesi

Paris Konvansiyonu Sanayi Mülkiyeti Haklarının Korunması Muahedesi, uluslararası marka hukukunun temel taşı konumundadır. Sözleşmenin 6ter maddesi, devlet sembollerinin yetkisiz kullanımını ticari marka olarak önleyerek onları korumaktadır. Bu makale, vaka hukuku örnekleri üzerinden 6ter maddesinin uygulanmasını ve reddedilen ticari marka türlerini inceleyerek konunun arka planını açıklamayı amaçlamaktadır.

Taklitten Öte: Yetkisiz Kullanımların Kapsamı

6ter maddesinin kapsamı sadece devlet amblemleriyle sınırlı değildir. Aynı zamanda aşağıdakileri de içerir:

  • Resmi İşaretler ve Damgalar: Bunlar, devletlerin ürün kalitesini veya menşeini onaylamak için kullandıkları sembolleri kapsar. Örneğin, bir ülkenin gıda güvenliği sertifika işareti, özel bir şirket için ticari marka olarak kullanılamaz.
  • Armasal Önem Taşıyan Taklitler: Bir ticari marka devletin amblemini doğrudan kopyalamasa bile, 6ter maddesi yine de uygulanabilir. Ticari marka, arması unsurları (belirli renkler veya düzenlemeler gibi) bakımından bir devlet amblemine yakından benziyorsa, tescil edilmesi reddedilebilir.

Koruma Gerekçeleri

6ter maddesinin arkasındaki gerekçeler çok yönlüdür:

  • Ulusal Kimliğin Korunması: Devlet sembolleri, bir ülkenin tarihini ve kültürünü temsil eder. Yetkisiz kullanım, ticari markalarda bu sembollerin anlamını zayıflatabilir ve ulusal gururu zedeleyebilir.
  • Tüketici Aldatmacasının Önlenmesi: Tüketiciler, devlet sembolü bulunan bir ürünün hükümetle bağlantılı olduğuna yanlışlıkla inanabilir ve bu da haksız bir piyasa avantajına yol açabilir.
  • Kamu Düzeninin Sağlanması: Devlet sembolleri, ulusal otoriteyi temsil eder. Yetkisiz kullanımları kamu güvenini zedeleyebilir ve potansiyel olarak kafa karışıklığa veya kötüye kullanıma yol açabilir.

UYGULAMADAN ÖRNEKLER

  • Dava 1: Taklidin Belirsiz Sınırları (ABD Federal Temyiz Mahkemesi, 2003)

Bu dava, Amerikan bayrağını andıran bir görüntüye sahip “Ol’ Glory Jeans” ticari marka başvurusu ile ilgilidir. Mahkeme, 6. madde uyarınca tescil başvurusunu reddetmiştir. Tam olarak bir kopya olmasa da, kırmızı, beyaz ve mavi çizgilerle yıldızların kullanılması, ulusal bayrak ile belirgin bir çağrışım yaratmakta, bu da tüketicileri yanıltma ve bayrağın sembolik değerini düşürme potansiyeli taşımaktadır.

  • Dava 2: Amblemler Ötesinde – Resmi İşaretlerin Korunması (Avrupa Birliği Genel Mahkemesi, 2013)

Bir şirket, Avrupa güvenlik standartlarına uygunluğu gösteren bir sembol olan “CE” işaretini içeren bir ticari markayı tescil ettirmek istedi. Mahkeme, 6. madde uyarınca reddi onayladı. “CE” işareti, bir devlet amblemi olmasa da, AB düzenlemelerine uygunluğu belirten resmi bir işarettir. Bu işaretin ticari marka olarak kullanımına izin verilmesi, tüketicileri yanıltabilir ve sertifikasyon sisteminin bütünlüğünü zedeleyebilir.

  • Dava 3: Heraldik Öğelerle Aldatma (Alman Federal Patent Mahkemesi, 2018)

Açık kanatlı altın bir kartal içeren bir ticari marka başvurusu itiraz edildi. Alman ulusal ambleminin tam bir kopyası olmamakla birlikte, mahkeme, belirli renkler ve konumlandırma ile kullanılan heraldik bir kartalın ulusal sembole çok benzediğini belirtti. Tüketicileri yanıltma potansiyeli, 6. maddenin “heraldik öneme sahip taklitler” kapsamına girdiği için ticari markanın reddedilmesine yol açtı.

Sonuç

Paris Konvansiyonunun 6ter maddesi, ulusal sembollerin korunmasında önemli bir rol oynamaktadır. Yetkisiz kullanımını ticari marka olarak önleyerek ulusal kimliği korur, tüketici aldatmacasını önler ve kamu düzenini sağlar. Bu uluslararası çerçeve, uluslararası ticaret ve fikri mülkiyet hakları için saygılı bir ortamı teşvik eder.


ğ) Paris Sözleşmesinin 2 nci mükerrer 6 ncı maddesi kapsamı dışında kalan ancak kamuyu ilgilendiren, tarihi ve kültürel değerler bakımından halka mal olmuş diğer işaretler ile yetkili mercilerce tescil izni verilmemiş olan armaları, nişanları veya adlandırmaları içeren işaretler.

EUTMR  7/1-i; trade marks which include badges, emblems or escutcheons other than those covered by Article 6ter of the Paris Convention and which are of particular public interest, unless the consent of the competent authority to their registration has been given.

SMK m. 5/1-g kapsamında Paris Sözleşmesi’nin 6. maddesi  anlamında işaretler korunurken devlet SMK m. 5/1-ğ bu maddenin kapsamını genişteterek doğrudan bir devletle bağlantılı olmasa bile belirli kamu yararı taşıyan rozetler, amblemler veya armalar üzerine odaklanır.

  • Tanınmış Kurumlar: Prestijli üniversitelerin, tarihî derneklerin veya tanınmış hayır kurumlarının amblemlerini içeren ticari markalar bu kategoriye girebilir.
  • Meslekî Dernekler: Tıbbi bir derneğin amblemi gibi belirli meslekî kuruluşları temsil eden rozetler kamu yararı açısından değerlendirilebilir.
  • Bölgesel veya Kültürel Semboller: AB içinde önemli kültürel veya bölgesel öneme sahip amblemler, bu hüküm kapsamında incelenebilir.

SOMUT OLAYLARDAN ÖRNEKLER

  • EUR başvurusu EUTMR 7/1-i(SMK m. 5/1-g) kapsamında reddedilmiştir(10 July 2013, T-3/12, Member of Eure euro exchange, EU:T:2013:364, paragraphs 44 to 46),
  • ‘$’ işaretini içeren marka başvurusu EUIPO BOA tarafından reddedilmiştir(R 1345/2018-1),
  • Kanada’nın sembolü olan Akçaağacı yaprağının markanın unsuru olarak tescili kabul edilmemiştir(16 July 2009, joined Cases C-202/08 P and C-208/08 P, ‘representation of a maple leaf’, paras 79 and 80),
  • Malta Haçı için yapılan marka başvurusu reddedilmiştir(EUIPO BOA R 490/2013-2 22.01.2014),

SMK m. 5/1-ğ; EUTMR 7(1)(i), kamu yararı taşıyan amblem ve rozetlerin ticari olarak kötüye kullanılmasını engeller. Dava hukuku, Kızılhaç ve Olimpiyat halkaları gibi uluslararası olarak tanınan sembollerin korunmasında bu hükmün uygulanmasını göstermektedir. Bu hüküm, bu tür amblemlerin bütünlüğünü korur ve tüketicilerin yanıltılmasını veya bu sembollerin istismarını önler.

Genel olarak bu maddenin amacı, ticari marka koruması ile kamu yararı arasında bir denge sağlamaktır. İşletmelerin ticari marka tescil etmelerine olanak tanırken, kamu güveni ve önemi taşıyan sembollerin korunmasını sağlar.


h) Dinî değerleri veya sembolleri içeren işaretler.

Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 5/1-h Maddesi: Dinî Değerleri veya Sembolleri İçeren İşaretler

Giriş

Sınai Mülkiyet Kanunu, ticari marka başvurularının belirli kurallara uygun olmasını gerektirir. Bu kurallar, toplumsal ve kültürel değerlerin korunmasına yönelik önemli düzenlemeler içerir. Bu bağlamda, 5/1-h maddesi, dinî değerleri veya sembolleri içeren işaretlerin ticari marka olarak tescil edilmesini engellemektedir. Bu makale, Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 5/1-h maddesinin içeriğini ve amacını açıklayarak, bu maddenin uygulandığı bazı örnekler üzerinden yorumlamalar yapacaktır.

Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 5/1-h Maddesi

İçerik ve Amaç

Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 5/1-h maddesi, “Dinî değerleri veya sembolleri içeren işaretler” ifadesiyle, dinî inançların ve sembollerin ticari marka olarak tescil edilmesini yasaklamaktadır. Bu düzenleme, dinî değerlerin ticari amaçlarla kullanılmasını engelleyerek, toplumun manevi ve kültürel hassasiyetlerini korumayı amaçlar.

Örnekler ve Uygulamalar

Örnek 1: Haç İşareti

Bir şirket, ürünlerinde Hristiyanlığın sembolü olan haç işaretini kullanmak üzere ticari marka başvurusunda bulunmuştur. Ancak, 5/1-h maddesi uyarınca bu başvuru reddedilmiştir. Haç, Hristiyanlık için kutsal bir semboldür ve ticari amaçlarla kullanılması dinî hassasiyetleri zedeleyebilir. Bu nedenle, haç gibi dinî semboller, ticari marka olarak tescil edilmemektedir.

Örnek 2: Ay ve Yıldız Sembolü

Bir başka örnek ise, İslam dininde önemli bir sembol olan ay ve yıldız işaretinin ticari marka olarak tescil edilmek istenmesidir. Bu sembol, birçok Müslüman ülkenin bayrağında yer almakta ve İslam dininin bir temsili olarak kabul edilmektedir. 5/1-h maddesi uyarınca, bu tür dinî semboller ticari marka olarak tescil edilmemektedir, çünkü bu semboller, dini değerleri temsil ettiği için ticari kullanım amacıyla uygun görülmemektedir.

Maddenin Uygulama Kriterleri

Dinî Değerler ve Hassasiyetler

5/1-h maddesinin uygulanmasında dikkate alınan en önemli kriter, işaretin dinî değerleri ne derece temsil ettiğidir. Dinî semboller ve işaretler, dini toplulukların manevi değerlerini yansıttığından, bu işaretlerin ticari marka olarak tescili, bu toplulukların hassasiyetlerine saygı gösterilmesi gereğiyle örtüşmemektedir.

Toplumsal Etki ve Duyarlılık

Bir işaretin tescil edilip edilmeyeceği değerlendirilirken, toplumun genel duyarlılığı da göz önünde bulundurulur. Dinî sembollerin ticari marka olarak kullanılması, toplumda yanlış anlaşılmalara veya dini değerlerin aşağılanmasına yol açabilir. Bu tür etkilerden kaçınmak amacıyla, dinî semboller içeren ticari marka başvuruları reddedilmektedir.

Sonuç

Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 5/1-h maddesi, dinî değerleri ve sembolleri içeren işaretlerin ticari marka olarak tescil edilmesini engelleyerek, toplumsal ve kültürel hassasiyetleri koruma amacı taşır. Bu düzenleme, dinî sembollerin ticari amaçlarla kullanılmasını önlerken, dini inançların saygınlığını ve toplumun manevi değerlerini koruma görevini yerine getirir. Haç ve ay-yıldız gibi semboller, bu tür uygulamaların somut örnekleridir. Sonuç olarak, 5/1-h maddesi, dinî değerlere saygıyı ve toplumsal barışı koruma açısından önemli bir düzenlemedir.


ı ) SMK m. 5/1-ı; kamu düzenine ve genel ahlaka aykırı işaretler

EUTMR 2017/1001 7/1-f; trade marks which are contrary to public policy or to accepted principles of morality.

Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 5/1-ı maddesi, genel ahlaka ve kamu düzenine aykırı markaların tescil edilmesini yasaklayarak, toplumun moral değerlerini ve kamu güvenliğini koruma amacı güder. Bu makalede, söz konusu kanun maddesi kapsamında genel ahlaka ve kamu düzenine aykırı markalar konusu ele alınacaktır.

Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 5/1-ı Maddesi

Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 5/1-ı maddesi, marka tescil başvurularının reddedilmesi için belirli durumları düzenlemektedir. Bu maddeye göre, “kamu düzenine veya genel ahlaka aykırı markalar” tescil edilemez. Bu hüküm, toplumun genel değer yargıları ve güvenliği açısından uygun olmayan markaların ticari kullanımını engellemeyi amaçlamaktadır.

Kamu Düzeni ve Genel Ahlak Kavramları

Kamu Düzeni:
Kamu düzeni, toplumun genel huzurunu, güvenliğini ve kamu yararını koruyan kurallar bütünüdür. Kamu düzenine aykırı markalar, toplumsal düzeni bozacak, kamu güvenliğini tehlikeye atacak veya kamu yararına aykırı olacak nitelikte olamaz.

Genel Ahlak:
Genel ahlak, bir toplumun ortak değerlerini, ahlaki kurallarını ve etik normlarını ifade eder. Genel ahlaka aykırı markalar, toplumun ahlaki değerlerine ters düşecek, toplumsal normları ihlal edecek veya ahlaki çöküntüye yol açacak şekilde olamaz.
Kamu Düzenine ve Genel Ahlaka Aykırı Markaların Değerlendirilmesi

Marka başvurularının kamu düzeni ve genel ahlak açısından değerlendirilmesi, Türk Patent ve Marka Kurumu (TÜRKPATENT) tarafından yapılmaktadır. Değerlendirme sırasında markanın içerdiği kelimeler, semboller ve genel anlamı dikkate alınır. Örneğin, şiddet içeren, ayrımcı, müstehcen veya toplumun dini, milli değerlerine hakaret eden ifadeler içeren markalar tescil edilmez.
Örnek Olaylar ve Yargı Kararları

Türkiye’de genel ahlaka ve kamu düzenine aykırı markalarla ilgili çeşitli yargı kararları bulunmaktadır. Bu kararlar, TÜRKPATENT’in ve mahkemelerin değerlendirmelerinde dikkat ettikleri kriterleri ve toplumun genel değer yargılarını ortaya koymaktadır.

  • C-324/09 – “Philip Morris” (2011): Philip Morris, düşük katranlı sigaralar için “Marlboro Gold Advance” markasını tescil ettirmeye çalıştı. Avrupa Adalet Divanı (CJEU) bunu reddetti. Marka, bir sigara markasını tanıtarak dolaylı olarak zararlı bir faaliyeti teşvik ediyormuş gibi görünebilir ve bu nedenle kamu düzenini ihlal ediyordu.
  • T-10/11 – “Fack Ju Göhte” (2014): Bu dava, cinsel ilişkiye atıfta bulunan kaba bir başlığa sahip olan Alman komedisi “Fack Ju Göhte” filmi ile ilgiliydi. Genel Mahkeme (GC) markayı kabul etti ve provokatif bir başlık ile tamamen saldırgan veya iyi zevke aykırı bir başlık arasındaki ayrımı vurguladı. Burada, başlık doğrudan filmin içeriği ile ilgiliydi.

Özetle;

  • Kamu düzeni gerekçeleri, zararlı faaliyetleri, şiddeti veya ayrımcılığı teşvik eden markalara odaklanır.
  • Ahlak gerekçeleri, mevcut toplumsal değerler  bakımından saldırgan olan markaları hedef alır.
  • Bağlam hayati öneme sahiptir – bir terimin anlamı, ürün veya hizmete bağlı olarak farklılık gösterebilir.

Sonuç

Genel ahlaka ve kamu düzenine aykırı markalar, hem Türkiye’de hem de uluslararası alanda titizlikle değerlendirilmektedir. Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 5/1-ı maddesi, Türkiye’de bu tür markaların tescilini engelleyerek toplumun ahlaki değerlerini ve kamu düzenini korumayı amaçlamaktadır. Bu düzenlemeler, markaların sadece ticari kimlik unsurları olmanın ötesinde, toplumsal sorumluluk ve etik değerlere uygunluk taşımaları gerektiğini vurgulamaktadır. Türk hukuk sisteminin bu alandaki hassasiyeti, uluslararası uygulamalarla da uyumlu olup, marka tescil süreçlerinin toplumun genel çıkarlarına uygun şekilde yürütülmesini sağlamaktadır.


Sınai Mülkiyet Kanunu’nda Tescilli Coğrafi İşaretler ve 5/1-i Maddesi

Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK), Türkiye’de markaların, patentlerin, tasarımların ve coğrafi işaretlerin korunmasını düzenleyen temel yasalardır. SMK’nın 76. maddesi, tescil edilemeyecek işaretleri belirler. Bu madde kapsamında, 5/1-i maddesi, tescilli coğrafi işaretten oluşan veya tescilli coğrafi işaret içeren işaretlerin tescilini yasaklar.

5/1-i Maddesi Ne Anlam Taşıyor?

Bu madde, bir coğrafi işaretin tescil edilmiş olması ve o coğrafi işaretin, başka bir işaretin tescilinde kullanılmasının o coğrafi işaretin sahibinin haklarını ihlal edeceği anlamına gelir. Örneğin, bir şarap üreticisi, üzümleri yetiştirildiği bölgenin adını markasında kullanıyorsa ve bu bölgenin adı da tescilli bir coğrafi işaret olarak korunuyorsa, başka bir firmanın o coğrafi işareti markasında kullanması, tescilli coğrafi işaret sahibinin haklarını ihlal edebilir.

5/1-i Maddesinin Amacı

Bu maddenin amacı, tescilli coğrafi işaretlerin sahiplerinin haklarını korumak ve tüketicilerin yanıltılmasını önlemektir. Coğrafi işaretler, belirli bir bölgeye özgü ürünlerle ilişkilendirildiği için önemli bir pazarlama aracıdır. Bir firmanın tescilli bir coğrafi işareti markasında kullanmasına izin vermek, tüketicilerin o ürünün o bölgeden geldiğine inanmasına yol açabilir, bu da haksız rekabete neden olabilir.

5/1-i Maddesi Kapsamında Değerlendirilen Durumlar

5/1-i maddesinin kapsamında değerlendirilen bazı durumlar şunlardır:

  • Tescilli coğrafi işaretin tam olarak kullanılması: Bir firmanın, tescilli bir coğrafi işareti markasında tam olarak kullanması, bu maddeye aykırıdır. Örneğin, bir şarap üreticisi, üzümlerinin yetiştirildiği bölgenin adını markasında tam olarak kullanıyorsa ve bu bölgenin adı da tescilli bir coğrafi işaret olarak korunuyorsa, bu durum 5/1-i maddesine aykırıdır.
  • Tescilli coğrafi işaretin benzer bir şekilde kullanılması: Bir firmanın, tescilli bir coğrafi işarete benzer bir şekilde işaretinde kullanması da bu maddeye aykırı olabilir. Örneğin, bir şarap üreticisi, üzümlerinin yetiştirildiği bölgenin adına benzeyen bir kelimeyi markasında kullanıyorsa, bu durum 5/1-i maddesine aykırı olabilir.
  • Tescilli coğrafi işaretin coğrafi kökeni ile ilişkilendirilmesi: Bir firmanın, tescilli bir coğrafi işaretle ilişkilendirilmese bile, işaretinde coğrafi kökeni ile ilişkilendirici kelimeler kullanması da bu maddeye aykırı olabilir. Örneğin, bir şarap üreticisi, üzümlerinin yetiştirildiği bölgenin adını markasında kullanmasa bile, “Bölgesel Şarap” gibi bir ifade kullanıyorsa, bu durum 5/1-i maddesine aykırı olabilir.

Sonuç

Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 5/1-i maddesi, tescilli coğrafi işaretlerin korunmasını ve tüketicinin korunmasını amaçlamaktadır. Bu madde, coğrafi işaretlerin haksız kullanılmasını engellemekte ve coğrafi işaret sahibinin haklarının korunmasına katkıda bulunmaktadır.


Marka Tescilinde Mutlak ve Nisbi Ret Değerlendirmesi

MUTLAK RET NEDENİNİN İSTİSNASI OLAN MUVAFAKATNAME

Mutlak Tescil Engelleri Kapsamında Hükümsüzlükte 5 Yıllık Süre 11284

Marka Tescilinde Mutlak Ret Nedenleri

SMK Madde 5; Mutlak Tescil Engelleri

Article Categories:
Marka

Comments to Sınai Mülkiyet Kanunu Madde 5 Mutlak Tescil Engellerinin Kapsamlı Rehberi

Comments are closed.