Bu davada Avrupa Birliği Marka (EUTM) başvurusu olan “TORONTO ULTRA” başvurusunun reddedilmesine yönelik gerekçeler, Avrupa Birliği’ndeki marka koruma kriterlerine dair önemli bir emsaldir.
1. Marka Tanımlayıcılığı ve Ayırt Edicilik Üzerine Tartışma
İlk aşamada, İtiraz Birimi (Opposition Division) “ULTRA” ifadesinin hem başvuru sahibi hem de itiraz eden taraf için güçlü bir ayırt ediciliği olmadığını belirterek itirazı reddetmiştir.
“ULTRA” kelimesinin genel bir terim olarak kullanıldığını, bu nedenle potansiyel bir karışıklık yaratma olasılığının düşük olduğunu ifade etmiştir. Bu aşamada, “TORONTO ULTRA” ile Ultra Enterprises Inc.’in “ULTRA MUSIC FESTIVAL” gibi markaları arasında çarpıcı bir benzerlik olmadığı sonucuna varılmıştır.
2. Temyiz ve Mutlak Red Sebepleri Üzerine İnceleme
Ultra Enterprises, bu karara itiraz ederek markalarının ayırt edici gücünü vurgulayan ek deliller sunmuştur. Bu delillerin incelenmesi sonucunda, temyiz heyeti (Fifth Board of Appeal) “TORONTO ULTRA” markasının mutlak ret sebepleri bakımından yeniden değerlendirilmesi gerektiğine karar vermiştir.
3. Coğrafi ve Kalite Tanımlayıcılığı Sorunu
Bu aşamada, temyiz heyeti “TORONTO ULTRA” ifadesinin, yalnızca coğrafi kökeni (“Toronto”) ve kaliteyi (“Ultra”) belirtmesi nedeniyle tanımlayıcı bir ifade olarak değerlendirilebileceğine vurgu yapmıştır. Avrupa Birliği marka hukuku, coğrafi kaynak veya kalite belirten kelimelerin marka olarak korunmasını sınırlamakta ve bu tür terimlerin kamusal kullanıma açık kalması gerektiğini öngörmektedir.
4. ULTRA Teriminin Genel Kullanımı ve Ayırt Edici Özellik Eksikliği
“ULTRA” kelimesinin yüksek kalite veya üstünlük anlamına gelen genel ve övgü niteliğinde bir terim olarak kabul edilmesi, bu markanın ayırt edici olmadığı yönündeki temel gerekçelerden biridir. Bu kelimenin Toronto şehri ile birlikte kullanılması, markanın yalnızca bir şehirdeki yüksek kaliteli ürün veya hizmetleri işaret etmesi gibi algılanmasına yol açabileceğinden, özgün bir ticari kimlik gösterme kapasitesi düşük bulunmuştur.
5. Davaya İlişkin Genel Yorum
Beşinci Temyiz Kurulu’nun (Fifth Board of Appeal) “TORONTO ULTRA” başvurusunun askıya alınması ve başvurunun yeniden değerlendirilmesine yönelik tavsiyesi, AB marka standartları çerçevesinde ayırt edicilik ve tanımlayıcılık konularındaki hassasiyetleri vurgulamaktadır. Bu karar, özellikle belirli bir kaliteye veya coğrafi bölgeye işaret eden genel terimlerin, AB marka hukuku kapsamında marka olarak tescil edilmesinin ne denli zorlayıcı olabileceğini göstermektedir. “ULTRA” gibi geniş anlamlı ve tanımlayıcı kelimelerin markada kullanımında dikkatli olunması gerektiği bu karar ile bir kez daha gündeme getirilmiştir.
Bu dava, geniş anlamlı terimlerin marka olarak tescil edilme sürecindeki güçlükleri ve AB’deki marka koruma ilkelerinin coğrafi veya kalite belirtme eğiliminde olan terimlere yönelik katı standartlarını net bir şekilde ortaya koymaktadır. Bu çerçevede, davanın sonucunun, coğrafi ve tanımlayıcı unsurlar içeren marka başvuruları açısından emsal niteliği taşıyabileceği söylenebilir.
