Birkenstock ve Hermes Kararlarının Karşılaştırmalı Analizi ve Türk FSEK Açısından Değerlendirmesi
Giriş
Son yıllarda moda endüstrisinde telif hakkı korumasının sınırları ve işlevsel tasarımların eser olarak kabul edilip edilemeyeceği tartışması giderek önem kazanmaktadır. Yakın zamanda Alman mahkemelerinde görülen Birkenstock davası ile Fransız mahkemelerinde karara bağlanan Hermes Birkin çantası davası, bu tartışmaya farklı yaklaşımlar getirmiştir. Bu makalede, işlevsel tasarımların telif hakkı korumasından yararlanıp yararlanamayacağı sorusu, söz konusu mahkeme kararları ışığında incelenecek ve Türk Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK) perspektifinden değerlendirilecektir.
Birkenstock Kararı: İşlevselliğin Önceliği
Birkenstock, ikonik sandaletleri için telif hakkı koruması talep ettiği üç davada da Alman mahkemelerinden olumlu yanıt alamamıştır. 6 Şubat 2025 tarihli habere göre, ilk derece mahkemesi Birkenstock sandaletlerinin telif hakkı korumasından yararlanabilecek özgün unsurlar içermediğine hükmetmiş, konu şu anda Federal Temyiz Mahkemesi’nin önündedir.
Alman mahkemesinin ret gerekçesi, Birkenstock sandaletlerinin tarihsel olarak ortopedik işleve odaklanması ve estetik değerlerinin işlevsellikten kaynaklanmasıdır. Şirketin ürün tarihi incelendiğinde, 20. yüzyılın başlarında podiyatristler aracılığıyla satılan tabanlıklar üretmesi ve esnek mantar tabanlı sandaletlerini ilk olarak fitness ayakkabısı olarak piyasaya sürmesi, tasarımın sanatsal kaygılardan ziyade fizyoloji ve işlevselliğe odaklandığını göstermektedir.
Alman hukuku, tıpkı ABD telif hakkı yasası gibi, tasarımların işlevsel yönlerini telif hakkı korumasının dışında tutmaktadır. Tasarımın kullanım amacından kaynaklanan estetik etkiler dahi telif hakkı korumasından yararlanamaz. Endüstriyel süslemeler için tercih edilen koruma biçimi, Almanya’da “tasarım hakları” olarak adlandırılan tasarım patentleridir.
Hermes Kararı: Estetiğin Zaferi
Birkenstock kararının aksine, 7 Şubat 2025 tarihinde Paris Yüksek Mahkemesi (Tribunal Judiciaire de Paris), Hermes’in ikonik Kelly ve Birkin çantalarının telif hakkı ile korunduğuna ve BLAO & CO şirketinin “Paisley Jane” modelinin ve bu çantaya ait NFT’nin Hermes’in telif haklarını ve marka haklarını ihlal ettiğine hükmetmiştir.
Fransız mahkemesi, çantaların “orijinallik” kriterini karşıladığını, zira tasarımlarının yazarın özgür ve yaratıcı tercihlerinden kaynaklandığını, teknik kısıtlamalarla belirlenmediğini tespit etmiştir. Mahkeme, çantaların çeşitli estetik özellikleri – belirli şekillerin, süslemelerin ve kilit mekanizmalarının seçimi – yazarın kişisel dokunuşunu göstererek benzersiz bir görünüm sağladığını vurgulamıştır.
Davalı şirket, Kelly çantasının orijinal olmadığını, çünkü söz konusu “keyfi” özellik kombinasyonlarının ya çantalarda bulunan yaygın özellikler olduğunu ya da teknik hususlar tarafından dayatıldığını iddia etmiştir. Birkin içinse, genel görsel izleniminin orijinal olmadığı iddia edilen Kelly’ninkine çok benzediğini ileri sürmüştür. Ancak mahkeme, davalının çantaların yaratılışının teknik hususlar tarafından belirlendiğini veya özelliklerinin çantalar için sıradan olduğunu ikna edici bir şekilde gösteremediğini belirtmiştir.
Çelişen Kararların Karşılaştırması
İki mahkeme kararı arasındaki temel fark, tasarımın işlevselliği ile orijinalliği arasındaki dengenin nasıl kurulacağına ilişkin yaklaşımdadır:
- İşlevselliğin Kapsamı: Alman mahkemesi, Birkenstock sandaletlerinin tamamen işlevsel olduğunu ve tasarımın işlevsellikten bağımsız sanatsal unsurlar içermediğini değerlendirmiştir. Fransız mahkemesi ise, Hermes çantalarının işlevsel özelliklerinin yanı sıra, estetik tercihlerin ürünü olan ve yazarın kişisel dokunuşunu yansıtan özgün unsurlar içerdiğini kabul etmiştir.
- Yaratıcılık Eşiği: Alman hukuku, işlevsel tasarımlarda telif hakkı koruması için daha yüksek bir yaratıcılık eşiği ararken, Fransız mahkemesi daha düşük bir eşik uygulamış görünmektedir.
- Koruma Amacı: Alman yaklaşımı, telif hakkı korumasının amacının sanatsal ifadeleri korumak olduğunu, işlevsel tasarımların ise patent korumasının konusu olduğunu vurgulamaktadır. Fransız yaklaşımı ise, işlevsel tasarımların da telif hakkı korumasından yararlanabileceğini, yeter ki teknik kısıtlamalardan ziyade yaratıcı seçimlerden kaynaklansın, görüşünü benimsemektedir.
Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın Cofemel kararı, telif hakkı ve tasarım korumasının kümülatif olarak verilebileceğini, ancak bunun yaygın bir uygulama haline gelmemesi gerektiğini vurgulamıştır. Divan, tasarım ve telif hakkı yasasının farklı amaçlarının birbirine karıştırılmaması ve kümülatif korumanın yalnızca “belirli durumlarda” verilmesi gerektiğini belirtmiştir.
Türk Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu Açısından Değerlendirme
Türk Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK) kapsamında eser, “sahibinin hususiyetini taşıyan ve ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsulleri” olarak tanımlanmaktadır (FSEK m.1/B-a). Kanun, eser türlerini sınırlı sayıda belirlemiştir: ilim ve edebiyat eserleri, musiki eserleri, güzel sanat eserleri ve sinema eserleri (FSEK m.2-5).
Moda tasarımları, FSEK m.4’te düzenlenen güzel sanat eserleri kategorisine girebilir. Bu maddeye göre “estetik değere sahip olan ve bedii vasıf taşıyan” ürünler güzel sanat eseri olarak korunabilir. Ancak Türk hukukunda da işlevsel ve estetik özelliklerin ayrımı önemlidir.
Türk Yargıtay’ı, çeşitli kararlarında işlevsel ve estetik unsurların birlikte bulunduğu ürünlerde, estetik unsurun işlevsellikten ayrılabilir olması gerektiğini vurgulamıştır. Bir başka deyişle, ürünün işlevsel özelliklerinden bağımsız bir estetik değeri olmalıdır.
Birkenstock ve Hermes davaları Türk hukuku çerçevesinde değerlendirildiğinde:
- Birkenstock Sandaletleri: Türk hukukunda da Birkenstock sandaletlerinin telif hakkı korumasından yararlanması muhtemelen zor olacaktır. Çünkü tasarımın estetik özellikleri, büyük ölçüde işlevsel gerekliliklerden (ortopedik destek, rahatlık) kaynaklanmaktadır. Bu tür ürünler için Türkiye’de tasarım tescili daha uygun bir koruma biçimi olacaktır.
- Hermes Çantaları: Kelly ve Birkin çantaları, Türk hukuku çerçevesinde güzel sanat eseri olarak değerlendirilebilir. Çantaların trapezoid şekli, özel kapatma sistemi, özel sapı gibi özellikleri işlevsel olmakla birlikte, bu unsurların kombinasyonu ve uygulanış şekli tasarımcının hususiyetini yansıtan estetik tercihler olarak görülebilir.
Ancak, Türk mahkemelerinin de genellikle işlevsel ürünlere telif hakkı koruması tanımada temkinli olduğunu belirtmek gerekir. Yargıtay, bir ürünün eser sayılabilmesi için sahibinin özelliğini taşıması ve yaratıcı bir fikri çabanın ürünü olması gerektiğini vurgulamaktadır.
Sonuç
Birkenstock ve Hermes davaları, moda tasarımlarında telif hakkı korumasının sınırlarını belirleme açısından önemli örneklerdir. Alman ve Fransız mahkemelerinin yaklaşımları arasındaki fark, işlevsellik ve estetik arasındaki sınırın tespitinin ne kadar sübjektif olabileceğini göstermektedir.
Türk hukuku açısından bakıldığında, FSEK kapsamında koruma için tasarımın sahibinin hususiyetini taşıması ve estetik değerinin işlevsellikten ayrılabilir olması gerekmektedir. Bu kriterleri karşılayan moda tasarımları güzel sanat eseri olarak korunabilir, ancak tamamen işlevsel tasarımlar için tasarım tescili daha uygun bir koruma biçimi olacaktır.
Sonuç olarak, moda tasarımlarının telif hakkı korumasından yararlanıp yararlanamayacağı, tasarımın işlevsel ve estetik unsurları arasındaki dengeye, yaratıcılık düzeyine ve ilgili ülkenin yasal çerçevesine bağlı olarak değişecektir. Hermes davası, lüks moda markalarının ürünlerini telif hakkı ile koruma stratejilerinin başarılı olabileceğini gösterirken, Birkenstock davası, işlevselliğin ön planda olduğu tasarımlarda bu stratejinin sınırlarını ortaya koymaktadır.
ModaTasarımı #TelifHakkı #FikriMülkiyetHukuku #Hukuk #YargıKararları #KarşılaştırmalıHukuk #AvrupaHukuku #TürkHukuku #ModaHukuku #AlmanHukuku #FransızHukuku #MahkemeKararları #ÇelişkiliKararlar #ModaEndüstrisi #TasarımKoruması