Customise Consent Preferences

We use cookies to help you navigate efficiently and perform certain functions. You will find detailed information about all cookies under each consent category below.

The cookies that are categorised as "Necessary" are stored on your browser as they are essential for enabling the basic functionalities of the site. ... 

Always Active

Necessary cookies are required to enable the basic features of this site, such as providing secure log-in or adjusting your consent preferences. These cookies do not store any personally identifiable data.

No cookies to display.

Functional cookies help perform certain functionalities like sharing the content of the website on social media platforms, collecting feedback, and other third-party features.

No cookies to display.

Analytical cookies are used to understand how visitors interact with the website. These cookies help provide information on metrics such as the number of visitors, bounce rate, traffic source, etc.

No cookies to display.

Performance cookies are used to understand and analyse the key performance indexes of the website which helps in delivering a better user experience for the visitors.

No cookies to display.

Advertisement cookies are used to provide visitors with customised advertisements based on the pages you visited previously and to analyse the effectiveness of the ad campaigns.

No cookies to display.

Nis 5, 2025
20 Views

Film ve Program Formatları FSEK Kapsamında Nasıl Korunur? Yargı Kararları Işığında Değerlendirme

Written by

Giriş

Günümüzde televizyon endüstrisinde program formatları büyük bir ekonomik değer taşımaktadır. “Kim Milyoner Olmak İster?”, “O Ses Türkiye”, “MasterChef” gibi dünya çapında başarı kazanmış formatlara baktığımızda, orijinal ve yaratıcı formatların televizyon şirketleri için nasıl önemli bir gelir kaynağı olduğunu görebiliriz. Özellikle özel televizyonların yaygınlaşmasıyla birlikte, rekabet ortamında öne çıkmak isteyen televizyon şirketleri özgün program formatları geliştirerek izlenme paylarını artırmaya çalışmaktadır.

Ancak, bu değerli fikri ürünlerin nasıl korunacağı, Türk hukuk sisteminde net bir çözüme kavuşturulmamıştır. Özellikle, herhangi bir lisans alınmadan bir televizyon şirketi tarafından başka bir kanaldaki başarılı programın taklit edilmesi durumunda yaşanan hukuki ihtilaflar, son yıllarda artış göstermiştir. Bu yazıda, Dr. Dursun Saat’in “Televizyon Program Formatlarının Telif Hukuku Kapsamında Değerlendirilmesi” başlıklı makalesinden yola çıkarak, program formatlarının fikri mülkiyet hukuku kapsamında nasıl korunabileceğini ve Yargıtay’ın bu konudaki yaklaşımını inceleyeceğiz.

1. Eser Kavramı ve FSEK’te Koruma Kriterleri

5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK), bir fikri ürünün “eser” olarak kabul edilmesi ve özel koruma rejimine tabi tutulması için belirli kriterler öngörmüştür. FSEK’in 1/B maddesine göre eser, “sahibinin hususiyetini taşıyan ve ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsulleri” olarak tanımlanmıştır.

Bu tanımdan yola çıkarak, bir fikri ürünün FSEK kapsamında eser olarak nitelendirilmesi için iki temel şartı taşıması gerektiğini söyleyebiliriz:

1.1. Subjektif Koşul: Sahibinin Hususiyetini Taşıma

Hususiyetten kasıt, herkes tarafından meydana getirilmesi mümkün olmayan, basit zanaat ürünlerinin ötesinde bir gayret ve fikri çabayı ifade etmektedir (Bozbel, 2012). Öztan (2008) ve Ateş (2007) gibi hukukçulara göre, yaratıcının sıradanlığı aşan derecedeki özgünlüğü eser üzerinde somutlaştırılmalıdır. Eser, yaratıcısının kendi yaratıcı ruhunun ürünü olmalıdır.

Hususiyet kavramı genel olarak:

  • Sıradan olmama
  • Ortalamanın üzerine çıkılma
  • Farklı şekilde meydana getirme
    şeklinde kendini gösterir ve bir fikri ürünün diğerlerinden ayırt edilebilmesini sağlar.

1.2. Objektif Koşul: FSEK’te Sayılan Eser Gruplarına Dahil Olma

FSEK’in benimsediği sınırlı sayı (numerus clausus) ilkesine göre, bir fikri ürün ancak kanunda belirtilen eser kategorilerinden birine dahil olduğu takdirde eser olarak kabul edilebilir. FSEK’te şu dört eser grubu sayılmıştır:

  • İlim ve edebiyat eserleri (m.2)
  • Musiki eserleri (m.3)
  • Güzel sanat eserleri (m.4)
  • Sinema eserleri (m.5)

Bir fikri ürün, ne kadar yaratıcı ve özgün olursa olsun, FSEK’te sayılan bu dört kategoriden birine girmiyorsa, eser olarak nitelendirilmeyecek ve dolayısıyla FSEK’in özel koruma rejiminden faydalanamayacaktır.

2. Program Formatlarının Tanımı ve Özellikleri

Program formatı kavramının yasada tanımı bulunmamaktadır. Ancak doktrinde çeşitli tanımlar mevcuttur.

Çolak (2004), program formatını “birden fazla bölümünde her birinin ne şekilde yapılacağını, cereyan edeceğini gösteren ve programın adı, akışı, program sunucusunun konum ve tutumu, stüdyo içi ve dışı izleyici konumları ile programa katılma biçimleri, stüdyo tasarımı, kamera hareketleri, kullanılacak anahtar ifadeler ve sloganlar ile müzikler gibi programın tüm kendisine has özelliklerini içeren ve sahibinin hususiyetini taşıyan çerçeve plan ya da taslaklar” olarak tanımlamıştır.

Tosun (2013) ise formatı “çeşitli bölümlerden oluşabilecek bir programın adının ve konusunun ne olduğunun, içeriğinde neler olacağının, programı oluşturan teknik hususların neler olduğunun ve bunun nasıl bir mizansenle aktarılacağının detaylandırılmış bir şekilde; yazılı veya bazen görsel işitsel unsurlarla desteklenmiş bir taslak olarak hazırlanması” şeklinde açıklamıştır.

Alman Yüksek Mahkemesi de bir kararında televizyon program formatını “her seferinde farklı içeriği olsa dahi temel yapısı aynı olan, yayın akışı ve biçimi sayesinde seyirciler tarafından kolayca tanınabilen bir televizyon gösterisinin tüm karakteristik özellikleri” olarak tanımlamıştır.

Tüm bu tanımlardan yola çıkarak program formatının şu unsurlara sahip olduğu söylenebilir:

  • Programın adı ve konsepti
  • Program akışı ve yapısı
  • Sunucunun konumu ve tavrı
  • Stüdyo tasarımı
  • İzleyici katılım şekilleri
  • Kamera hareketleri
  • Anahtar ifadeler ve sloganlar
  • Karakteristik müzikler
  • Yarışma formatlarında soru yapıları ve ödül sistemleri

Televizyon programı ile program formatını birbirinden ayırmak gerekir. Program formatı, somut televizyon programının altyapısını oluşturan taslak veya şablonu ifade ederken; televizyon programı, format temelinde oluşturulan maddi ve nihai ürünü temsil eder.

3. Program Formatlarının FSEK Kapsamında Eser Sayılabilmesi

Program formatlarının FSEK kapsamında eser olarak kabul edilip edilmeyeceği konusu tartışmalıdır. Bu konuya ilişkin değerlendirme yaparken subjektif ve objektif koşulların ayrı ayrı incelenmesi gereklidir.

3.1. Hususiyet Taşıma (Subjektif Koşul)

TRIPS Antlaşması madde 9-2’de ifade edildiği üzere, telif hakları fikirlerin kendisini değil, onların ifade ediliş biçimini korur. Program formatının eser olarak kabul edilebilmesi için, yaratıcısının hususiyetini taşıması, yani onu yaratan kişinin yaratıcı fikri çabasını yansıtması gerekir.

Karabağ (2019) ve Arıkan (2009)’a göre, yaratıcının hususiyeti; program formatının içeriğini oluşturan şu unsurların tamamı veya birkaçı üzerinde yansımalıdır:

  • Programın adı
  • Hedef kitle
  • Zaman
  • Programın özeti
  • Programın akışı
  • Mizansen
  • Görsel anlatım
  • Bütçe
  • Sunucu özellikleri
  • Set tasarımı
  • Arka plan
  • Karakter
  • Müzik

Bir program formatının özgün kabul edilebilmesi için, onu meydana getiren unsurların veya bu unsurların kombinasyonunun yeterli derecede şekillenme kalitesine ve yaratıcı özgünlüğe sahip olması gerekir (Arıkan, 2009). Soyut fikir, somut hale gelmeli ve formatı okuyan sıradan bir izleyici, hayalinde programın bazı unsurlarını canlandırabilmelidir.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 29.03.2016 tarih ve 2015/7276 E., 2016/3447 K. sayılı kararında belirtildiği üzere, 249 sayfalık format metninde “televizyon yarışma programının baştan sona bütün detaylarıyla tüm akışının belirlendiği, çerçevesinin çizildiği, program sırasında yarışmacının ve sunucunun oturacağı yerden, reklam arası verirken kullanacağı sözcüğe, kamera ışıklarından çekim tekniklerine, seyirci, sunucu ve oyuncuların konumundan soru sayısı ve ödüllere, sunucunun ne şekilde davranacağından, internet bağlantılarına kadar tüm ayrıntılar öngörülerek anlatıldığı” bir formatta, soyut fikir aşamasının geçildiği ve eser niteliğinin kazanıldığı kabul edilmiştir.

Ancak, bir formatın eser olarak kabul edilmesi için yüzlerce sayfalık detay içermesi şart değildir. Bazen üç-beş sayfalık taslak metinlerde dahi çarpıcı ve orijinal ifadeler, sloganlar veya akış planları bulunabilir. Önemli olan, formatın yaratıcısının hususiyetini yansıtması ve diğer formatlardan ayrılabilecek özgün unsurlar içermesidir.

Öte yandan, Yargıtay 11. HD’nin 19.01.2016 tarih ve 2015/2310 E., 2016/483 K. sayılı kararında, davacı formatının “genel nitelikte harcı alem bir ürün” olduğu, iki format arasındaki “temel kurgunun zaten daha önce çeşitli yarışmalara konu olduğu” gerekçesiyle eser niteliği taşımadığına karar verilmiştir.

3.2. Eser Gruplarından Birine Dahil Olma (Objektif Koşul)

Program formatlarının hangi eser grubuna dahil olacağı konusunda doktrinde farklı görüşler bulunmaktadır:

İlim ve Edebiyat Eseri (FSEK m.2) Görüşü: Ateş (2007) ve Tosun (2013), iletişim aracının dil olması nedeniyle program formatlarının ilim ve edebiyat eseri olarak kabul edilmesi gerektiğini savunmaktadır. Er (2019) de bu görüşte olup, FSEK’in 2. maddesinde yapılacak bir düzenleme ile televizyon formatlarının ilim ve edebiyat eserleri arasına dahil edilmesini önermektedir.

Sinema Eseri (FSEK m.5) Görüşü: Arıkan (2009), program formatının FSEK m.5 bağlamında tamamlanmış ürün olan televizyon eserinin taslağı olarak ele alınabileceğini kabul etmektedir. Yargıtay’ın 05.04.2005 tarih ve 2004/6612 E., 2005/3278 K. sayılı kararında da dolaylı olarak bu görüş benimsenmiştir. Bu kararda Yargıtay, FSEK’in 5. maddesindeki tanımdan hareketle, görüntülü eserlerin normatif ve tahdidi olarak sınırlandırılmadığını, program formatlarının da bu kapsamda değerlendirilebileceğini belirtmiştir.

Patent Koruması Görüşü: Çolak (2004), formatların şartları dahilinde patent korumasından faydalandırılması gerektiğini ileri sürmüştür.

Eser Sayılmaması Görüşü: Yasaman (2006), formatların somutlaşma şartını yerine getirmediğini, kural olarak edebi nitelik taşıyan metinler olmadıklarını ve formata uygun çekilen programdan da ayrı bir mevcudiyete sahip olduklarını belirterek, ne ilim ve edebiyat eseri ne de sinema eseri olarak kabul edilemeyeceğini savunmaktadır.

4. Yargıtay’ın Yaklaşımı

Yargıtay, program formatlarının korunması konusunda çeşitli kararlar vermiştir. Bu kararlarda genellikle formatın detaylandırılma düzeyi ve özgünlük derecesi belirleyici olmuştur.

4.1. Olumlu Kararlar

Yargıtay 11. HD, 29.03.2016, 2015/7276 E., 2016/3447 K.:
Bu kararda, 249 sayfalık format metninde tüm detaylar (sunucunun oturacağı yer, reklam arası sözcükleri, kamera ışıkları, çekim teknikleri, soru sayısı, ödüller, sunucunun davranışları vb.) belirlendiği için FSEK’in 2. maddesi anlamında bir ilim ve edebiyat eseri olduğu kabul edilmiştir.

Yargıtay 11. HD, 15.05.2017, 2015/13096 E., 2017/2901 K.:
Bir çizgi filmin karakterleri, senaryosu ve formatı üzerinde hak sahibi olan davacının, başka bir çizgi film tarafından bu unsurların taklit edilmesi nedeniyle işleme, çoğaltma ve umuma iletim mali haklarının ihlal edildiği tespit edilmiş; format ilim ve edebiyat eseri olarak kabul edilmiştir.

Yargıtay 11. HD, 05.04.2005, 2004/6612 E., 2005/3278 K.:
Bu kararda, FSEK’in 5. maddesindeki sinema eserleri tanımının geniş yorumlanması gerektiği, bu tür programların normatif ve tahdidi olarak sınırlandırılmadığı, dolayısıyla program formatlarının da eser sayılabileceği belirtilmiştir.

4.2. Olumsuz Kararlar

Yargıtay 11. HD, 19.01.2016, 2015/2310 E., 2016/483 K.:
Bu kararda, davacı formatının eser niteliği taşımadığı, FSEK kapsamında korunamayacağı, iki format arasındaki temel kurgunun zaten daha önce çeşitli yarışmalara konu olduğu, “genel nitelikte harcı alem bir ürün” olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Yargıtay’ın format davalarındaki yaklaşımını değerlendirdiğimizde, sahibinin hususiyetini taşıyan, detaylı ve özgün program formatlarını eser olarak kabul etme eğiliminde olduğu, ancak hangi eser kategorisine dahil edileceği konusunda istikrarlı bir içtihat birliği oluşturmadığı görülmektedir.

5. FSEK’in Günümüz İhtiyaçlarını Karşılama Sorunu

Günümüzde teknolojinin hızla gelişmesi ve yeni medya türlerinin ortaya çıkmasıyla birlikte, FSEK’te öngörülen sınırlı sayıdaki eser gruplarının güncel ihtiyaçları karşılamakta yetersiz kaldığı görülmektedir. Öztan (2008), eser gruplarını katı şekilde sınırlandıran bir metodun daima açık noktalar bırakacağını, her gün kültürel ve teknik alanlarda yeni gelişmelerin yaşandığını, bunun da yeni eser türlerinin doğmasına yol açtığını belirtmektedir.

Bu sorunun çözümü için iki yaklaşım öne çıkmaktadır:

  1. Yasama Çözümü: FSEK’te değişiklik yaparak program formatlarının açıkça kanun kapsamına alınması. Bu görüş Er (2019) tarafından savunulmaktadır.
  2. Yorum Çözümü: FSEK’in mevcut hükümlerinin geniş yorumlanarak, yeni gelişen fikri ürün türlerinin de kapsama alınması. Bu yaklaşım, Öztan (2008) tarafından desteklenmektedir.

6. Sonuç ve Değerlendirme

Televizyon program formatları, günümüzde büyük ekonomik değer taşıyan fikri ürünlerdir. Bu formatların hukuki korunması, yaratıcı sektörün gelişimi açısından büyük önem taşımaktadır. Türk hukukunda program formatlarının FSEK kapsamında korunması konusunda doktrinde ve yargı kararlarında farklı yaklaşımlar bulunsa da, temel eğilim, sahibinin hususiyetini taşıyan ve somutlaşmış formatların eser olarak kabul edilmesi yönündedir.

Program formatının eser olarak kabul edilmesi için:

  1. Daha önceki formatlardan ve genel bilgilerden ayrılabilir özgünlükte olması
  2. Soyut fikrin format unsurlarıyla somutlaşması
  3. Yaratıcının hususiyetinin bu unsurlara yansıması

gerekmektedir.

Formatların hangi eser grubuna dahil edileceği konusunda tartışmalar devam etse de, günümüz koşullarında FSEK’teki eser gruplarının katı bir şekilde uygulanması yerine, yasanın amaçsal yorumundan hareketle, hususiyet taşıyan fikri ürünlerin korunması hedefine odaklanılması daha doğru olacaktır.

Yargıtay kararları incelendiğinde, formatların korunması konusunda temel yaklaşımın, yaratıcı ve detaylandırılmış formatların eser olarak kabul edilmesi yönünde olduğu görülmektedir. Ancak, hangi eser grubuna dahil edileceği konusunda istikrarlı bir içtihat birliği bulunmamaktadır.

Teknolojik gelişmeler ve yeni medya türleri göz önüne alındığında, FSEK’in mevcut sınıflandırma sisteminin günümüz ihtiyaçlarını tam olarak karşılayamadığı açıktır. Bu nedenle, ya kanunda yapılacak değişikliklerle program formatlarının açıkça kapsama alınması, ya da mevcut hükümlerin geniş yorumlanarak formatların korunması gerekmektedir.

Sonuç olarak, program formatlarının telif hukuku kapsamında değerlendirilmesi, hem format yaratıcılarının haklarının korunması hem de televizyon sektöründe yaratıcılığın teşvik edilmesi açısından büyük önem taşımaktadır. Bu alandaki hukuki belirsizliklerin giderilmesi, gerek yasal düzenlemeler gerekse istikrarlı içtihatlar yoluyla sağlanmalıdır.


Etiketler:

FSEK #TelevizionFormatları #TelifHakkı #ProgramFormatı #YargıtayKararları #FikriMülkiyet #SinemaEseri #İlimVeEdebiyatEseri #TelifHukuku #TürkHukuku #HukukiKoruma #HususiyetKavramı #TelevizyonHukuku #YayınHakları #FormatKoruması


Kaynakça

Arıkan, M. (2009). Fikri Mülkiyet Hukukunda Televizyon Program Formatlarının Korunması. Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi.

Ateş, M. (2007). Fikri Hukukta Eser. Ankara.

Bozbel, S. (2012). Fikir ve Sanat Eserleri Hukuku. İstanbul.

Çolak, U. (2004). Televizyon Program Formatlarının Korunması. FMR, C. IV, Sayı:3.

Er, S. (2019). Televizyon Program Formatlarının ve Televizyon Programlarının Telif Hukuku Kapsamında Korunması. Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. XXIII, S.3.

Karabağ, T. (2019). Türk Hukuku’nda Televizyon Program Formatları. Terazi Hukuk Dergisi, C. 14, Sayı: 152.

Öztan, F. (2008). Fikir ve Sanat Eserleri Hukuku. Ankara.

Saat, D. (2023). Televizyon Program Formatlarının Telif Hukuku Kapsamında Değerlendirilmesi. İbn Haldun Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi 2023/1.

Suluk, C., Karasu, R., & Nal, T. (2022). Fikri Mülkiyet Hukuku. Ankara.

Tosun, Y. (2013). Sinema Eserleri ve Eser Sahibin Hakları. İstanbul.

Yasaman, H. (2006). Fikri ve Sınai Mülkiyet Hukuku, Fikir ve Sanat Eserleri, Endüstriyel Tasarımlar, Patentler İle İlgili Makaleler, Hukuki Mütalaalar, Bilirkişi Raporları. İstanbul.

Yargıtay 11. HD, 29.03.2016, 2015/7276 E., 2016/3447 K.

Yargıtay 11. HD, 15.05.2017, 2015/13096 E., 2017/2901 K.

Yargıtay 11. HD, 05.04.2005, 2004/6612 E., 2005/3278 K.

Yargıtay 11. HD, 19.01.2016, 2015/2310 E., 2016/483 K.

Article Categories:
FSEK

Comments are closed.