Oca 31, 2020
16 Views

Ticari Vekil Tarafından Tescil Ettirilen Markanın Devri ve Hükümsüzlüğü

Written by
banner

SMK m. 6/2; Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.

Madde metnindeki “ticari vekil veya ticari temsilci” geniş yorumlanmakta ve marka sahibinin Türkiye’deki tek satıcısı, dağıtıcısı, acentesi, lisans sahibi yani marka sahibinin açık veya örtülü olarak yetki verdiği kişidir. Ticari temsil yetkisi açık bir şekilde verilebileceği gibi örtülü biçimde de verilebilir.

Bu madde kapsamında, hükümsüzlük sebebinin söz konusu olabilmesi için ticari temsilcinin marka sahibinin izni ve bilgisi dışında markanın aynısı ya da ayırt edilemeyecek kadar benzerini haklı bir neden olmadan tescil ettirmiş olması gerekmektedir.

Haklı nedene örnek olarak marka sahibinin Türkiye piyasasından çekilip markayı korumak için herhangi bir gayret göstermemesi ancak markayı tescil ettiren vekilin markanın tanıtımı, piyasa kazanması için önemli emek ve masraf harcaması, marka sahibinin markasını yenilememiş olması gibi nedenler olabilir.

Ticari vekil veya temsilcinin markayı kendi adına tescil ettirmesi haklı bir nedene dayanmıyorsa tescil kötü niyetli de kabul edilebilecektir.

ELEMENTONE ile alakalı Yargıtay kararında 11. HD 2014/111-2014/7636 sayılı kararında: Elementone markasını tescil ettiren davalının davacı şirketin eski çalışanı, müdürü olduğu gerekçesiyle kötü niyetli olduğunu tespit ederek markanın hükümsüzlüğüne karar veren mahkeme kararını onamıştır.

LÖWE kararında ise Yargıtay 11. HD 2008/3616-2009/7841; LÖWE markasının eski distribütör tarafından kaybettiği distribütörlüğü tekrar elde etmek amacıyla  tescil ettirdiğini, belirterek hükümsüzlük ve sicilden terkin kararı vermiştir.

Hyosung kararında ise ilginç bir şekilde mahkeme Türkiye distribütörü olup taraflar arasındaki anlaşmazlık neticesinde distribütörlüğü bitirilen davalının markayı tescil ettirmesinin kötü niyetli olduğunu tespit ederek markayı hükümsüz kılmış ve marka hükümsüz kılındığından devrine karar verilemeyeceğini belirterek davacının devir talebinin reddine karar vermiştir(11. HD 2011/8375-2012/15830).

Ancak vekillik ilişkisinin yukarıdaki kararlarda olduğu gibi açık olduğu durumlarda devir talebinin kabul edilmesi ve kötü niyetin de bu kapsamda değerlendirilmesi isabetli olacaktır. Lakin kanun koyucu böyle bir durumda daha genel bir hüküm olan “kötü niyet”ten daha avantajlı bir durum olan “devir” hakkını marka hakkı sahibine vermiştir.

Marka Hükümsüzlüğü, Marka Tescilinde Kötü Niyet 4656

Marka Hükümsüzlüğünde Menfaat, Distribütörün, Acentenin Marka Tescili 4656

Article Categories:
Marka

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir