Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 20.01.2020 tarih, 2019/2447 Esas, 2020/494 Karar sayılı ilamında, kötü niyete ilişkin […]
Kanunda “hükümsüzlük davası açabilecek kişiler” hükümsüzlük sebepleri arasında ayrım gözetmeksizin sayılmış; böylece aktif dava ehliyetinin zarar gören kişilere, Cumhuriyet savcılarına ve ilgili resmi makamlara ait olduğu belirtilmiştir. Bu hükme göre “zarar haksız fiil veya sözleşme hukuku anlamında olmayıp, zarar gören kişi kavramı da geniş yorumlanmalı ve buna sadece hükümsüzlüğü gereken bir markanın kullanımı dolayısıyla mal varlığında bir azalma meydana gelmiş kişiler değil, bir menfaati veya hakkı halele uğramış tüm kişiler dahil edilmelidir.
Sınai Mülkiyet Kanunu(SMK) markanın kullanılması zorunluluğu getirmiştir. Tescilinden itibaren 5(beş) yıl içerisinde markanın ciddi bir kullanımı olmazsa marka hükümsüzlük davasıyla iptal edilebilir, marka Türk Patent’teki marka tescilindeki itiraz prosedüründe marka başvurusu sahibinin kullanım kanıtı talebi üzerine itiraza temel olamayabilir, marka kullanılmıyorsa marka hükümsüzlüğü veya marka ihlali davalarına davalının markanın kullanılmadığı yönündeki defisi üzerine kullanılmayan mal veya hizmetler açısından marka davanın temeli olamayabilir. Bunun anlamı SMK’nın getirdiği yeni sistemde marka hükümsüz kılınmasa bile 5(beş) yıldan beri kullanılmadığı mallar ve hizmetler açısından fiilen geçerliliğini yitirir.